Canlı Hava Durumu 7 by Mehmet Zeytin - appadvice.com

canlı hava durumu

canlı hava durumu - win

Boyun Eğmeyen Hayalperest: Kafka inançlı biri miydi? – Michael Löwy

https://preview.redd.it/dwreujquecf61.jpg?width=154&format=pjpg&auto=webp&s=006996a49466c9901a37d3ed85bfcf032ed38271
Özgürlük Dini ve Mesel Kanun Önünde (1915)
Ne olursa olsun, romanın sonucu hem “karamsar” hem de son derece anti-konformisttir. Bu sayfalarda kurbana duyulan merhamet ve onun gönüllü itaatinin bir eleştirisi ile birlikte kendini gösteren Kafka’nın asi-parya duyarlılığı ifade bulur. Bu satırlar, bir direniş çağrısı olarak okunabilir…
Kafka inançlı biri miydi? Haziran 1914’te Grete Bloch’a yazdığı bir mektupta kendini asosyal biri olarak, Museviliğinin “Siyonist olmayan (Siyonizme hayranım ve tiksiniyorum) ve inançsız” niteliği nedeniyle cemaatten dışlanmış biri olarak tanımlar. Notları ve aforizmaları incelendiğinde, kuşku ile iman arasında sürekli gidip geldiği izlenimi edinmek mümkündür. Kimi zaman, insandaki “sarsılmaz bir şey”e olan güvenini ileri sürer ki bunun ifade olasılıklarından biri “kişisel bir Tanrı’ya inanç”tır; kimi zaman ise, sonraki paragrafta, soğuk bir üslupla şu saptamada bulunur: “Gökyüzü sessiz, yalnızca sessizliği yankılıyor.” Bu ikili yaklaşım, umut ile umutsuzluğun incelikli girişikliği, kimi zaman tek ve aynı bölümde ifade bulur, tıpkı ışıkla ilgili şu muamma meselde olduğu gibi: “Dünyanın kiri pasına bulanmış gözlerle bakınca, durumumuzun uzun bir tünelde kazaya uğramış bir tren yolcularınınkinden kalır yeri yok; hem tünelin öyle bir yerinde kazaya uğranmıştır ki, girişteki ışık görünmez olmuştur artık; çıkıştaki ışık ise henüz öylesine küçüktür ki, seçilebilmesi için gözlerle hayli aranması gerekmektedir. Hatta tünelin bir başı ve sonu bulunduğu bile kesin değildir.”
Bununla birlikte, Kafka’nın tamamlanmamış büyük romanlarına tuhaf bir dinsellik atmosferinin sinmiş olduğu da inkâr edilemez. Bu atmosfer bir Yahudi Mesihçiliğinden mi kaynaklanmaktadır? Bu esrarengiz, dağınık, çitfanlamlı tinselliği nasıl nitelendirebiliriz? Kaynaklara ilişkin tartışmalı sorunu –Kierkegaard, irfan, kabala, Kutsal Kitap ya da Hasidilik– bir yana bırakırsak, bu dinsel bakışın anlam taşıyan yapısı nedir? Max Brod’un inanıyor gözüktüğü, umut ve iman dolu, pozitif bir Mesihçilik midir bu? Brod, dostunun “pozitif” bir imgesini ne pahasına olursa olsun inşa etme teşebbüsüne rağmen, onun büyük roman ve eskizlerinin negatifliğin egemenliği altında olduğunu kabullenmek zorunda kalır: yine de bunu “uydurma dehasına” ve “son derece korkutucu hayalgücüne” atfederek bundan kurtulmaya çalışır…
Kafka’nın yazılarının Mesihçi boyutu Gershom Scholem ve Walter Benjamin arasında 1934-1935 yıllarındaki mektuplaşmaların odak noktasıdır. Bu mektuplaşmaları yorumlayan Scholem daha ilerde, dostu üzerine bir denemede şunu yazacaktır: “Benjamin Kafka’nın dünyasında Yahudi kategorilerinin negatif biçimde tersine döndüğünü (negativen Umschlag) görür. Olumlu doktrin yoktur. Tek varlığını sürdüren şey […] henüz formüle edilemeyecek olan dar anlamda ütopik bir vaattir… Benjamin Kafka’da pozitif Vahiy anlamını yitirmiş olan ama yoğunluğundan hiçbir şey kaybetmemiş bir Museviliğin theologia negativa’sının bulunduğunu biliyordu.”
Bence theologia negativa kavramı, Kafka’nın romanlarında mevcut din sorunsalının kendine özgü biçimini en uygun şekilde tek açıklayabilen şeydir. Mesihçi kefaret –ve de, görmüş olduğumuz gibi, liberter ütopya– Kafka’da içi boş bir halde belirir, mevcut dünyanın siyah konturu tarafından satır arasında çiziktirilmiştir. Başka deyişle, Kafka’nın yazıları saçmalığa, otoriter adaletsizliğe ve yalana teslim edilmiş bir dünyayı, mesihçi kefaretin ancak negatif olarak, radikal yoklukla kendini gösterdiği özgürlüksüz bir dünyayı tasvir etmektedir. Adorno’un gayet iyi belirttiği gibi, Kafka’da, “toplumun bireyin bedenine (einbrennt) kaydettiği yaralar birey tarafından toplumsal yalanın rakamları olarak, hakikatin negatifi olarak okunur.” Yalnız hiçbir pozitif mesaj olmamakla kalmaz, geleceğe dair Mesihçi vaat de, çağdaş dünyayı cehennemi olarak tahayyül etme (ve reddetme) tarzında, belki de bu dini tarzda zımnen mevcuttur. Kafka’nın “teoloji”si –bu terimi eğer kullanabilirsek– demek ki belirgin bir anlamda negatiftir: onun konusu dünyada Tanrı’nın var olmaması ve insanların kefaret yoluyla kurtulamamasıdır. Bu zıt durum, bu negatif Gegenstück [denklik], romanlarda olduğu kadar aforizmaları oluşturan paradokslarda da görülür.
Theologia negativa’ya, yani Kafka’nın negatif Mesihçiliğine politik alanda denk düşen şey bir tür utopia negativa’dır. İkisi arasında çarpıcı bir yapısal benzerlik vardır: Her iki durumda da, kurulu dünyanın pozitif tersi (liberter ütopya ya da Mesihçi kefaret) kökten namevcuttur ve insanların yaşamını düşkün ya da anlamdan yoksun olarak tanımlayan şey tam da bu namevcut olma halidir. Lanetli bir çağın dinsel işareti olan kefaret yokluğuna, bürokratik keyfiyetin boğucu evreni içinde özgürlük yokluğu denk düşer. İki “negatif” konfigürasyon arasındaki seçmeli yakınlık, burada, romanların anlamlı yapısını şekillendiren mahrem bir ortaklığa varır: Bireyin (“bir köpek gibi”) ezilmesi ya da özgürlüğün kesin olarak inkârı, tam da dünyanın kefaretle kurtulamamasına işaret eder –tıpkı, tersine, bireyin sınırsız (dinsel) özgürlüğünün mesihin gelişinin habercisi olması gibi.
Negatif teoloji ile negatif ütopya arasındaki seçmeli yakınlık, muhtemelen, Kafka’nın yazılarının muammalı ve tekil manevi niteliğinin temel bileşenlerinden biridir.
Bu liberter maneviyatı Vor dem Geselt (Kanun Önünde) meselindeki kadar yoğun biçimde bir araya getiren pek az metin vardır. Söz konusu edilen, Kafka’nın en ünlü ve sağlığında yayımladığı ender metinlerden biridir. Dava’nın bu bölümü onun gözde yazılarından biriydi ve nişanlısı Felice’ye bunu okumaktan hoşlanırdı. Günlük’ünde bunu bir “efsane” olarak belirtir, ancak romanda yalnızca bir “hikâye” olarak adlandırır. Ama not defterlerine ve Günlük’üne ışıl ışıl mücevherler gibi dağılmış olan bu tür kısa ve paradoksal yükü fazla metinlerden söz ederken sık sık kullandığı mesel (Gleichniss) terimi belki de en uygunudur.
Bu metnin –Kafka’nın sağlığında yayımlanmış olan Dava’nın iki bölümünden biri– yazarı tarafından Prag’daki Bar Kochba çevresinin dergisi Selbstwehr’e (Özsavunma) gönderilmiş olması bir tesadüf değildir. Dergi de bu yazıyı 1915’te yayımladı: bu yayın organının Siyonist doktrinini ille de paylaşması gerekmese de, Kafka, derginin kendi kaderini belirleme idealine ilgisiz değildi.
Çokanlamlı ve muammalı bu yazı, Kafka’nın maneviyatının en özlü kısmını birkaç paragraf içinde yoğunlaştırmış gibidir: yalnızca Dava’nın kendisine değil, Praglı yazarın bütün eserlerine de güçlü bir ışık tutmaktadır. Bu paradoksal bir metindir; hem yumuşak hem acımasız, hem basit hem son derece karmaşık, hem şeffaf hem geçirimsiz, hem aydınlık hem karanlık. Kafka’nın sanatını tüm gücü içinde sunan bu metnin yaklaşık bir yüzyıldır birkaç kuşak okur ve eleştirmene sürekli musallat olması şaşırtıcı değildir.
Josef K.’nın katedral ziyareti sırasında bir rahibin anlattığı meselin kapsamı bilinmektedir: Bir taşralı Kanuna erişmek ister; ama Kanunun kapılarının bekçisi girmesine izin verilemeyeceğini ona açıklar. O, bekçilerin yalnızca birincisidir, diğerleri, içerde bulunanlar, çok daha güçlüdür. Adam boş yere izin koparmayı bekler. Bir taburenin üzerine oturarak yıllarca bekler ve olduğu yerde yaşlanır. Tam öleceği sırada son bir soru sorar: “Bunca yıl benden başka kimse içeri girmeyi nasıl oluyor da talep etmedi?” Bekçi cevabı kulağına fısıldar: “Girme iznini başka kimse alamazdı, çünkü bu giriş yalnızca senin için yapılmıştı. Artık ben gidiyorum, kapatıyorum.”
“Kanonik”, neredeyse kutsal kitapvari belge niteliğiyle bu efsane, yorumlara, deşifre etme çabalarına, açıklama ve karşı-açıklamalara, aşırı yorumlara, disputationes’e ve ihtilaflara yol açar. Kafka’nın kendisi, anlatının anlamı üzerine Josef K. ile rahip arasında teolojik ve hermenötik uzun bir tartışmanın meselini bize sunarak bu egzersize seve seve kalkışır –hiçbir sonuca varmayan ve tüm soruları ertelenmiş bırakan tartışma. Josef K. adamın bekçi tarafından aldatıldığına ister istemez inanırken, rahip ona ruhbanların klasik argümanıyla cevap verir: Bekçinin haysiyetinden kuşku duymak, “kanundan kuşkulanmak olur.” Bekçinin otoritesi hakikatten çok daha üstündür: “Her şeyin doğru olduğuna inanmak zorunda değiliz, bunu gerekli görmek yeter.” Bu övücü akıl yürütme Josef K. tarafından kendiliğinden reddedilir. K. bunu, son derece güçlü bir ifadeyle, evrensel bir düşkünlüğün işareti olarak tanımlar: “Üzücü görüş… Yalanı evrensel düzen haline getirmektir bu (die Lüge wird zur Weltordnung gemacht).”
Bu meselin anlamı nedir? Bunun anlamını aydınlatmaktan umudunu yitiren kimi okurlar şaşkınlıklarını gizlemezler. Bu umutsuzluğu kimse Jacques Derrida kadar yetenekli ve zarif ifade edememiştir. Derrida, “Önyargılar” başlıklı 1982 tarihli parlak bir konferansta bunu dile getirmiştir. Filozof, Kant’a, Freud ve Heidegger’e –boş yere– göndermeler yaptıktan sonra şunu itiraf eder: “Şerh düşme riskini göze aldım, yorum üstüne yorum yaptım, sorular sorup sorulardan kaçındım, genel geçer çözümlemeleri bir yana bıraktım” ve sonuçta, “muammaları el değmeden” bıraktım. Dokunulmadan bırakılan alanlardan ikisi bana oldukça ilginç gelmektedir. İşte bunlardan ilki: “Konumu gereği taşralı adam kanunu tanımaz, kanun her zaman için sitenin, şehirlerin ve kurumların kanunudur, korunan kurumlar, çitler ve sınırlar, kapılarla kapanmış uzamlar.” Engeller ve çitler –Latince canceli; Almanca Kanzleai sözcüğü de buradan türemiştir– dinsel anlam taşımaz ve insanların inşa ettiği engeller olarak demistifiye edilmiştir.
İkincisi de taşralı adamın tutumuyla ilgilidir: “İnsan, kanuna olmasa da mekânlara nüfuz etmenin doğal ya da fiziksel özgürlüğüne sahiptir ve […] şunu iyi saptamak gerekir, o içeri girmeyi kendi kendine yasaklar.” Kanun “insanın kendi kendini ‘özgürce’ belirlemesine izin verir, oysa ki kanuna nüfuz etmeyi kendi kendine yasaklama şeklindeki bu özgürlük kendi kendini ortadan kaldırır.” Bence Derrida burada efsanenin temel noktasına isabet etmektedir. Bir süre sonra ise bundan vazgeçerek şu sonuca varır (ama bu gerçekten bir çözüm müdür?): “Metnin okunamazlığı; tabii bundan anlaşılması gereken şey, onun asıl anlamına, kıskançça yedekte tuttuğu, belki de dayanıksız içeriğe erişmedeki imkânsızlığımızdır.” Başka deyişle: “Bizler, açık seçik hiçbir şey söylemeyen, anlatının kendisi dışında tanımlanabilir hiçbir içerik sunmayan bu metinle karşı karşıyayız; yine de ölüme varana dek bitmeyen bir farklılık kesinlikle dokunulmazlığını korur. Dokunulmaz: Bundan benim anladığım şey, temas edilemez olmak, ele avuca sığmaz ve sonuçta kavranılmaz, anlaşılmaz olmaktır.”
Yorumcuların çoğu böyle bir geçirimsizlik protokolu’yla yetinmeyi reddederler ve her şeye rağmen, işi az çok şansa bırakarak, meselin hakikat yükü’nü bulmaya çalışırlar. Bu okumaların bazıları bence yanlış anlamadan kaynaklanmaktadır: Bunların tek yaptığı işin özüne teğet geçmektir. Özellikle Max Brod’un durumu budur. O, meselin lafzını ve özünü Yakup’un kitabıyla karşılaştırmaktadır: “Tanrı’nın iradesi bizim gözümüzde mantıkdışı, daha doğrusu bizim insan mantığımıza grotesk anlamda karşıt bir yan edinir. […] Yakup’un kitabında Tanrı, aynı şekilde, insana saçma ve adaletsiz gelen edimlere girişir. Ama bu insan gözü için yalnızca görünümde böyledir ve nihai sonuç, Yakup’ta olduğu gibi Kafka’da da, insanın yararlandığı ölçülerin, Mutlağın dünyasındaki ölçümlerle aynı olmadığıdır.” Brod’a göre, yalnızca mesele değil iki büyük romana da –Dava ve Şato– uygulanan oldukça naif bu yorumun yarattığı sıkıntı, Kafka’nın yazılarında bu “nihai çözüm”ü belirten hiçbir şeyin olmamasıdır.
Aynı kuşkuculuk Hartmut Binder’in okumasına da uygulanabilir. O, iki yüz sayfalık oldukça âlimce yorumdan sonra, meselin, Kafka’nın ailesiyle ya da nişanlısı Felicie’yle yaşadığı tarzdaki bazı insan ilişkilerinde (Beziehungsfallen) görülen açmazı ya da double bind’i şekillendiren bir tür alegori olduğu sonucuna varmaktadır. Nihayet, kitabı genellikle ilginç yaklaşımlarla dolu olan Guiliano Baioni de, romanda meselin işlevinin “son derece estetik” olduğunu yazarak yanlış bir yol tutmaktadır: Mesel “biçimsel sanların mükemmelliği”ni, daha doğrusu “kaosun keyfiliği karşısında biçimin zorunluluğu”nu temsil etmektedir. Bu tür yorumlamalarda kaybolan şey, metnin eleştirel, politik-dinsel ve derinlemesine yıkıcı boyutudur.
Bu yazıyı, Kafka’nın tinselliği, etik-toplumsal inançları ve özellikle liberter esinli anti-otoritarizminden oluşan daha geniş bir çerçeveye yerleştirmeden anlayamayız. Bu anti-otoritarizm –politik bir tercih olmaktansa varoluşsal bir tutum, sitz im Leben– nasıl olup da dinsel alana tercüme edilmeyebilir? Bu anti-otoritarizm tanrısallığı temsil ettiğini iddia eden ve onun adına dogmalar, doktrinler, yasaklamalar dayatan her iktidar karşısında bir red biçimini alır. Sorgulanan şey, tanrısal otorite –tabii eğer böyle bir şey varsa– olmadığı gibi, dinsel kurumların, ruhbanın ve diğer kanun bekçilerinin otoritesi de değildir. Kafka’nın dini –bu deyimi kullanabileceğimiz ölçüde–, heterodoks Yahudi esinli, terimin en güçlü ve en mutlak anlamında bir tür özgürlük dini (bu terim dostu Felix Weltsch’e aittir) olabilir.
Bu tinselliğin kaynaklarını –araştırmacıların sıklıkla zikrettikleri irfan ya da Kabala gibi– uzak ve esrarengiz ezoterik doktrinlerde değil, Praglı kimi Yahudi dostlarının yazılarında aramak gerekir: Hugo Bergmann ve Felix Weltsch.
Kafka’nın çocukluk arkadaşı ve aynı lisenin öğrencisi olan Hugo Bergmann 1913 yılında Prag’da çıkan derleme kitap Vom Judentum’da (kütüphanesinde yer aldığına göre Kafka tarafından bilinmektedir), “Adın Kutsanması” (Kiddush Hashem) adlı bir deneme yayımlar. Bergmann’a göre, Yahudilikte insan varlığını nesneler dünyasından ayırt eden şey, özellikle özgürlüktür, özgür karardır, koşullandırmaların ağından kurtulma, kısıtlamaları reddetme kapasitedir. Yahudi anlayışı açısından insan varlığı hem yaratıdır hem yaratan. Bir şey gibi dış bir güç tarafından harekete geçirilmesi gerektiğinde yalnızca yaratıdır; yabancı zorunlulukların zincirinden kurtularak etik eyleme özgürce yükseldiğinde ise yaratıcıdır. “Ahlaki varlık olarak insan varlığı kendi kendinin yaratıcısıdır (Selbstschöpfer), diye bize açıkça öğretir Talmud (Sanhedrin 99b). Ve işte –Zohar’ın dilinden (I, 9b, 10a)– insan varlığının amacı: Bir sarnıç, yabancı suyu içinde tutan basit bir kap değil, kendi suyunu fışkırtan kaynak olmak.”
Kafka’nın Hugo Bergmann karşısında, dostluk, saygı ve eleştirel mesafe karışımı içindeki tavrı muğlaklıktan uzak değildir. Günlük’ün 17 aralık 1916 tarihli ilginç bir notu, dostunun “Musa ve Şimdiki Zaman” temalı bir konferansına gönderme yapmaktadır. Muhtemelen daha ilerde biraz farklı bir başlıkla yayımlanacak metin budur: “Pessah ve Çağımızın İnsanları.” Bergmann burada Yahudilere “Özgürlüğün ve Eylemin İncil’i”ni getirmiş olan Musa’ya saygısını, günümüzde “koşullandırmaların, uzlaşmaların ve hakikat-olmayan şeylerin kölesi olmuş” Yahudileri daha iyi eleştirmek için belirtir. Sonuç, soru biçimindedir: “Çağımızın zincirlerinden kendimizi kurtarmayı başarabilecek miyiz?” Kafka öncelikle dostunu överken, onun sözlerinin yol açtığı “saf izlenim”i belirtir. Ama hemen ardından ondan ayrılır: “Benim bu görüşle hiç alakam yoktur.” Bütün konferansın esinlediği Siyonizm midir kastettiği, yoksa çağdaş Yahudilere yönelik eleştirisi mi? Buna karar verilemez… Bir sonraki cümleye gelince, yine uygun bir tutum ileri sürüyor gibidir: “Gerçek ve korkunç yollar özgürlük ile kölelik arasında kesişir, bir sonraki parkur için rehber yoktur, geride kalmış yol ise anında yok olmuştur.” Bence bu yorum Bergmann’ın konferansının bir özetinden ziyade, bu konferanstan yola çıkan Kafka’ya özgü bir açıklamadır. Her koşulda, bir anlamda her ikisi için de ortak olan bu “özgürlük dini”nden yola çıktığı tartışmasızdır.
1912’den bu yana Kafka’nın en yakın dostlarından biri olan Felix Weltsch’e gelince, onun 1920 tarihli Gnade und Freiheit (“Lütuf ve Özgürlük”) adlı kitabında Yahudiliğin, özgür iradenin dünyaya müdahalesinin metafizik, hatta “büyülü” olasılığını düzenleyen “özgürlük dini” olarak yüceltildiği görülür. Felix Weltsch’e göre, İbrani geleneğinde bir “lütuf dini” de vardır, ama Kabala’da da Hasidilik’te de baskın çıkan “özgürlük dini”dir ve bunun uzantıları Alman düşüncesinde (Schelling, Fichte) olduğu kadar çağdaş Yahudilikte de (Buber) görülür. Lütfa iman dinginciliğe götürürken, özgürlüğe iman da eylemciliğe ve özgür eylem etiğine götürür ve bu eyleme, yenilgisinden ya da başarısından bağımsız olarak, mevcut haliyle değer verilir. Kafka, dostuna yazdığı bir mektupta, bu kitaba ve özellikle “Schöpferische Freiheit als religiöses Prinzip” (“Dinsel İlke Olarak Yaratıcı Özgürlük”) adlı son bölümüne duyduğu büyük ilgiyi belirtmişti. Felix Weltsch’in iradeciliğine olan sempatisi Günlük’ün kimi bölümlerinde de kendini belli ediyordu. Örneğin 16 Aralık 1916 tarihli notta dostunun kendine güvenini över ve felsefesini şöyle özetler: “İmkânsızı istemek gerek.”
Kafka’nın dostlarının tüm fikirleriyle ille de hemfikir olması gerekmediği ve Kafka’nın kendi tinselliğinin herhangi bir “etki”yle açıklanamayacağı aşikârdır. Yine de, bir yanda Hugo Bergmann ile Felix Weltsch’in çalışmaları ve diğer yandan Kafka’nın dinsel kapsamlı kimi metinleri arasında belli bir yakınlık, “ailevi bir hava” vardır.
Max Brod örneği farklıdır, çünkü o çok daha mütereddit ve eklektiktir. Öncelikle Schopenhauerci tarzda katı bir determinizmin yandaşı olarak, Bergmann ile Weltsch’in ortak etkisi altında, özgürlük dinine katılmıştır. Bunun en başarılı edebi ifadesi Tycho Brahes Weg zu Gott (Tycho Brahé Tanrı’ya Gider) adlı 1915 tarihli romanıdır. Otobiyografik esinli bu eser, insan varlığının özgür karar yeteneğini yüceltmektedir. Kitap yazarı tarafından Kafka’ya ithaf edilmiştir. Bununla birlikte, birkaç yıl sonra, kişisel bir krizin ardından, Max Brod, Tanrı’nın kendisinin de insan eylemine bağlı olduğu fikri üzerinde temellenen bu aktivist din anlayışından uzaklaşarak, Heidentum, Christentum, Judentum’da (1920) tanrısal lütuf (Gnade) ve insanın güçsüzlüğü teolojisinin savunucusu olur. Kafka dostunun ilk kitabını ne kadar sevmişse, ikincisi karşısında da o ölçüde çekinceleri vardır. Max Brod’a yazdığı 7 Ağustos 1920 tarihli bir mektupta, paganlığa dair –haksız olduğunu düşündüğü– sunumu eleştirir: Yunanların dinsel evreni “Yahudi Kanunundan daha az derindi ama belki de daha demokratik (ne şef vardı ne de din kurucuları), belki de daha özgürdü (özgürlüğü kısıtlıyordu, ama rasgele bir şey yüzünden değil)…” Bu bölümde bana önemli gelen şey, Yunan pagancılığının –az çok provokatif bir tarzda– övülmesinden çok, şefin ve otoritelerin olmadığı özgür ve “demokratik” bir dinin idealleştirilmiş görünümüdür.
Kafka’nın edebiyatla ilişkisi de bu “özgürlük İncil’i”ne bulanmıştır. Mesleki ve ailevi yaşamı ile edebi yaratı arasındaki karşıtlık –Günlük’ü boyunca yakasını hiç bırakmayan bir şikayet gibi tekrar tekrar gelen bu sürekli parçalanma– genellikle kölelik ile özgürlük arasındaki bir antagonizma olarak sunulmuştur: “(Hayatımın geri kalanı tarafından bile olsa kölelik durumunda tutulan) edebi yaratının aşağı ıstıraplarından belki de beni beklemekte olan daha yüksek özgürlüğe geçmek istesem de buna erişmeye hakkım olmadığını biliyorum.”
Kafkaesk “özgürlük dini” ve dinsel otorite eleştirisi en saf ifadesini Kanun Önünde adlı allak bullak edici meselde bulur. Bu esrarengiz ve büyüleyici metnin yüzyıl boyunca yol açtığı sayısız ekolden yorumlama arasında bana en akla yatkın geleni, Kanun bekçisini, –Yakup gibi taşralı adam da kendisini onun karşısında eli kolu bağlı bulur– akıl sır ermez tanrısal adaletin temsilcisi olarak değil, Josef K.’nın sözünü ettiği yalan üzerinde temellenen bu Weltordnung olarak gören yorumdur. Bu yöndeki ilk yorumcu her daim dostu olan Felix Weltsch’den başkası değildir. Weltsch, özgürlük felsefesine sadık kalarak, 1927 yılında yayımladığı bir makalede şunu yazar: Taşralı Adam başarısız kaldı çünkü iznin olmadığı bu kapıdan geçerek Kanuna götüren yolu tutmak istemedi.
Başka deyişle, taşralı adam gözünün korkutulmasına ses çıkarmadı: onun içeri girmesini engelleyen şey güç değil, korkudur, kendine güven yokluğudur, otoriteye sahte itaattir, boyun eğmiş pasifliktir. Eğer kaybetmişse, “kendi kişisel kanununu, tiranlığı bekçinin kişiliğinde temsil bulan kolektif tabuların üzerine çıkarmaya cesaret edemediği içindir.” Bazı açılardan, kapı bekçisi aşırı-güçlü bir baba imgesidir ve oğlun kendi bağımsız yaşamına girmesini engeller. İnsanın Kanuna ve yaşama doğru engeli aşamamasındaki derin neden, korku, tereddüt ve cesaret yokluğudur. Girme hakkı için yalvaran kişinin kaygısı –Angst–, kapıcıya yolu kesme gücünü özellikle veren şeydir.
Dinsel otoriteye gelince, rahip –aslında mahkûmların din adamı– yanıltıcı teolojik söylemiyle, bekçinin konumunu “doğru değil ama zorunlu” olarak haklı göstermeye çalışır ve onun argümantasyonu, Hannah Arendt’e göre, “bürokratlar son tahlilde zorunluluğun görevlileri olduklarından, bürokratların kendi için zorunluluğa inanç şeklindeki içsel inançlarını ve gizli teolojilerini” temsil eder. Rahibin gönderme yaptığı “zorunluluk” Kanunun zorunluluğu değil, hakikate erişmeyi engelleyen çürümüş ve düşkün dünyanın kanunlarının zorunluluğudur. Bu yorum, bence, Kafka’nın bütün eserlerini –deyim yerindeyse, içerden– aydınlatan anti-otoriter duyarlılıkla uyum içinde olan tek yorumdur.
Üslubu ve ruhu bakımından Kanun Önünde genellikle Talmudi metinlerle, midrashim’lerle (şerh), haaagdoth’larla (anlatılar), hatta Hasidi masallarıyla karşılaştırılmıştır. Martin Buber’in 1906 tarihli Die Geschichten des Rabbi Nachman’ında (Haham Nachman’ın Hikâyeleri) aktardığı ve “Haham ve Biricik Oğlu” başlıklı Bratzlevli Nachman’ın Hassidi efsanelerinden biriyle arasındaki benzerlik üzerinde birçok yorumcu ısrarla durmuştur. Bu bir hahamın hikâyesidir. Çok yetkin bir genç olan hahamın oğlu, köylerinden birkaç gün uzaklıkta oturan bir zaddik’i ziyaret edebilmek için yanıp tutuşmaktadır. Hassidiliğin yeminli düşmanı olan baba bu yolculuğa karşı çıkar ve her türlü argüman ve engeli önüne sererek, oğlunun yolculuğa çıkmasını önlemeye çalışır. Sonuçta, arzusunu gerçekleştirmekten umudunu kesen oğul ölür ve vicdan azabı ve üzüntü içindeki baba baş zaddik’e doğru yolculuğa çıkar. Kuşkusuz ki Kafka’nın, kendi kuşağından Alman kültürlü Yahudi entelektüellerinin çoğu gibi, Buber’in kitabını okuduğunu varsayabiliriz, ama bence bu efsane ile Kanun Önünde meseli arasında, bir kişinin hedefine ulaşmasını, ölümüne dek engelleyen maniler şeklindeki fazlasıyla genel geçer biçimsel bir yandan başka, öze dair en ufak bir benzerlik bulmak mümkün değildir.
Buna karşılık, Kafka’nın efsanesi ile Musa’nın Sinai Dağı’nda kalışı sırasında göğe yükselişi üzerine Midrash’ın bir anlatısı –Pesikta Rabbati– arasındaki –yakın dönemde bir Alman araştırmacının ortaya koyduğu– şaşırtıcı benzerlikten etkilenmemek mümkün değildir. Göğün kapılarına varan Musa, yolunun bir bekçi melek tarafından kesildiğini görür. Kemuel adlı bu melek onun Yüce Tanrı’nın huzuruna çıkmasını yasaklar. Peygamber hiç tereddüt etmeden bekçi meleği öldürür ve gökteki yoluna devam eder. Bir süre sonra ikinci bir melekle, ardından üçüncü bir bekçi melekle karşılaşır. Her ikisi de ilkinden çok daha güçlüdür: ikincisi ilkinden altı yüz kere daha büyüktür, ama üçüncüsüne yaklaşmaya cesaret edemez, çünkü ateşi onu yakar. Bu, Kafka’nın metninde bekçinin savını neredeyse harfiyen hatırlatmaktadır: “Üçüncü bekçi benden bile çok güçlü, görmeye dayanamıyorum.” Midrash’ta Musa sonunda Her Şeye Kadir Tanrı’nın huzuruna çıkabilir, bekçi meleklerin tehlikelerini aşmasına o yardım eder. İlginç olan şey, eğer iki anlatı karşılaştırılırsa, hem benzerlik –Kafka’nın bu Midrash’ı bildiğine dair hiçbir kanıt olmasa da– hem de farklılık bulunmasıdır: Taşralı Adamın tersine, İbrani peygamberi eşikteki bekçinin cesaretini kırmasına izin vermemiştir ve cesurca bir eylem sayesinde Kanuna giden yolu açmıştır.
Kafka, geleneksel yasakları aşarak kendi yollarında gitme cesaretini göstermiş kişilere olan hayranlığını asla gizlemedi. E. Minze’ye yazdığı ve Kasım 1920 tarihli bir mektupta 1915 efsanesinin bir yorumuna benzeyen bir bölüm bulunur: Yazar, kız arkadaşına Lily Braun’un Bir Sosyalistin Anıları’nı okumasını tavsiye eder. Hayranlık uyandıran bu kadın “sınıfının ahlakından çok çekmiştir (böyle bir ahlak her koşulda yalancıdır, bilincin karanlığı yine de bunun ötesinde başlar), ama savaşçı bir melek gibi mücadele ederek kendi yolunu açmıştır.” Taşralı adam, Kanunun korkunç bekçi meleklerinin tehdidi karşısında yılarak dünyanın yalancı düzenine boyun eğerken, sosyalist kadın kendi sınıfının (burjuvazi) yalancı ahlakını reddeder ve “savaşçı bir melek gibi mücadele ederek” ileri gitmeye cesaret gösterir.
1914-1915’te, Dava’yı (ve dolayısıyla Kanun Önünde meselini yazarken) Kafka Lily Braun’un kitabını keşfeder; nişanlısı Felice Bauer’e bir nüshasını gönderir (Nisan 1915). Bir süre sonra da birçok dostuna gönderir: “Anılar’ı kısa süre önce Max’a [Brod] verdim, hemen sonra da Ottla’ya verdim, sağa sola verip duruyorum. Bildiğim kadarıyla tarihte bize en yakın, üstelik de bizim için en somut olduğu kadar en canlı cesaret kaynağı o.” Böyle bir coşkunun nedeni nedir? Birçok açıdan bu sosyalist kadının fikirleri Praglı yazarın “özgürlük dini”ne yakındır: “Dinimin kilisesini yavaş yavaş, taş üstüne taşı çabayla yığarak inşa ediyorum. Eserimin tamamlandığını gördükçe bir mutluluk duygusu beni ele geçiriyor ve benim olmayan herhangi bir inancın bana dayatılmasını kabul etmeme yönünde kesin kararımı aldım.”
Shelley’in “Korkma! Tahakküme ve yalana karşı savaşı sürdür!” ve Nietzsche’nin “Kendi kendine boyun eğ!” öğütlerini dinleyen Lily Braun, “boyun eğme, aşağılanma, kadere teslimiyet ve üsttekilere itaat adına kendine itaat etmeme”yi mahkûm eder. Elbette ki bu Anılar’ın Kafka üzerinde herhangi bir “etki”si olduğunu ileri sürecek değilim. Yalnızca, Kafka’nın kitaba yönelik açıkça belirtilen ve belirgin ilgisi, özgür ruhlu ve baş eğmez bu kadının ifade ettiği duygularla ortaklığa ve bunlara yönelik sempatiye kanıttır. Bu sempati, 1915 meselinin metnini beklenmedik bir ışıkla aydınlatır.
Kanun bekçileri karşısında çekinme/itaatsizlik ikilemi bir başka meselde kendini gösterir. “Kanunlar Üzerine” adlı bu meselde, kanunların sırlarını saklı tutan ve kendilerini kanunların üzerinde gören küçük bir grup soylunun tahakkümü altında bir halk söz konusudur. Çözüm hem paradoksal hem de ironiktir: “Bir parti hem Kanunlara inancı hem soyluluğu reddeder, bu parti ardında derhal tüm halkı bulur, ama bu parti var olamaz ve bunun tek nedeni de kimsenin soyluluğu reddetmeye cesaret edememesidir!”
Taşralı adam ile Dava’nın kahramanı Josef K. arasında bir paralellik kurmak ilginç olacaktır. Josef K. taşralı adam kadar pasif değildir, ama hikâyedeki iki önemli anda o da yılar. Önce, romanın başında, kendisini tutuklamaya geldiklerinde, “bütün bu hikâyenin en basit çözümü”nün bekçilerle alay etmek, “yan odanın kapısını, hatta bekleme odasının kapısını” açmak ve böylece özgürlüğe kavuşmak olduğunu sezdiğinde. Müfettişlerin tepkisinden çekinerek sonunda boyun eğer, “olayların doğal akışının ister istemez getireceği çözümün kesinliğini tercih eder.” Oysa “olayların doğal akışı”nın bu zorunlu sonucunu biz biliyoruz: Hukuk prosedürünün labirentlerinde dolaşmanın sonunda Josef K. infaz edilir. Tevekkülün ikinci ve sonuncu ânı budur: Görmüş olduğumuz gibi, cellatlarına direnmek yerine, onların iğrenç işlerine “hatır sayarak” teslim olur ve sonunda “bir köpek gibi” ölür. Efsanedeki taşralı adam özellikle bir köpek gibi tanımlanmış değildir, ama onun tavrının değersizleştirilmesi bu imgeyi büyük ölçüde esinlemektedir: konuşmaz homurdanır; bekçiye değil, kürk yakasındaki pirelere hitap eder.
Kanun kapılarının bekçisi, tıpkı Dava’nın yargıçları, Şato’nun memurları ya da “ceza sömürgesinde”deki komutanlar gibi, Kafka’nın gözünde, tanrısallığı (hizmetkârlarını, melekleri, habercileri, vs.) asla temsil etmezler. Onlar özellikle özgürlüksüz dünyanın, kefaretsizliğin dünyasının, Tanrı’nın elini eteğini çektiği boğucu dünyanın temsilcileridir. Onların keyfi, aşağılık ve adaletsiz otoriteleri karşısında tek kurtuluş yolu, boyun eğmeyi reddederek ve yasak engelleri aşarak kişinin kendi bireysel kanununu izlemesi olur. Ancak bu şekilde, ışığını kapının gizlediği Tanrısal Kanuna erişilebilir.
Günlük’ün birçok bölümüne göre, Kafka için bir eşiği aşmak ya da “kapıyı zorlama” edimi, bireyin ve özgürlüğünün kendi kendini onaylamasının bir tür alegorisidir. 1911 tarihli anlatının bir parçasına göre, “eşiği saf saf aşmak” bir tür kesin buyruktur: “İnsan kendi açından ve dünya açısından gerektiğinde ancak böyle davranabilir.” Yazarın birinci tekil şahıstan konuştuğu bir başka bölümde (6.11.1913), “bütün kapılar”dan geçiş, cesaretin ve kendine güvenin eşanlamlısıdır: “bu ani güven bana nereden geliyor? Daha sürer mi? Bütün bu kapılardan, boynumu bükmeden girip çıkabilecek miyim?” Son olarak, 1915 tarihli bir notta ise, pasif tavır olan “sakince yatarak durmak”, aktif tavır olan “dünyanın kapısını zorlama”nın karşıtıdır.
Mesihin gelişi Kafka’ya göre bu bireyci iman anlayışına, bu “özgürlük dini”ne doğrudan bağlı gözükmektedir. Tuhaf bir aforizmada (30 Kasım 1917 tarihlidir) şunu yazar: “Çığrından en fazla çıkmış bireyciliğin iman içinde mümkün olacağı an (der zügelloseste Individualismus des Glaeubens), ne bu olasılığı yok edecek birinin ne de bu yok edişe hoşgörü gösterecek birinin olacağı an, yani mezarlar açıldığında Mesih gelecektir.” Bu şaşırtıcı dinsel anarşizm –Gershom Scholem’in pek sevdiği bu kavramı kullanalım– bir başka Mesihçi notta da kendini gösterir (4 Aralık 1917): “Mesih artık ona gerek duyulmadığında gelecek, varışından bir gün sonra gelecek, sonuncu değil, en sonuncu gün gelecek.”
İki aforizma ilişkilendirildiğinde şu hipotez ifade edilebilir: Kafka’ya göre Mesihçi kefaret insanların, kendi iç kanunlarına uygun olarak, dışsal kısıtlama ve otoriteleri yıktıkları an, onların kendi eseri olacaktır; Mesihin gelişi yalnızca insani bir öz-kefaretin dinsel mükafatı olacaktır –ya da en azından bu, Mesihçi mutlak özgürlük çağının hazırlığı, önkoşulu olacaktır. Yahudi Ortodoksluğundan elbette çok uzak olan bu tutum, Buber’in, Benjamin’in ya da Rosenzweig’ın insan özgürleşmesi ile Mesihçi kefaret arasındaki diyalektik üzerine tavırlarıyla ilişkisiz değildir.
Örneğin Martin Buber’e göre, “formüle edilmemiş, dogmatik olmayan, ama her doktrin ve kâhinliğin arka planı ve bağlantısı olan merkezi Yahudi teologumen’i, dünyanın kefaret yoluyla kurtuluşu işine insan eyleminin katılımına duyulan inançtır.” Gelecek kuşaklara “işbirliği gücü” verilmiştir, etkin bir Mesihçi güç (messianische Kraft) verilmiştir. Franz Rosenzweig’e gelince, Kefaret Yıldızı adlı kitabında, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik arzusundan esinlenen insanlığın “büyük kurtuluş eserleri”nin Tanrı krallığının gelişinin “zorunlu koşulu”nu oluşturduğu olgusu üzerinde durur.
Kanun Önünde meselinde paradoksal ama çarpıcı biçimde ifade bulduğu haliyle Kafka’nın tinselliğini anlamak için, bunu aynı zamanda Orta Avrupa Yahudiliğinin “gelenek kirizi” içine yerleştirmek gerekir. Dar anlamda “sekülerleşme”den ziyade bence dinin etik içselleştirilmesinden söz etmek gerekir. Max Weber’in dünyanın dinsel red biçimlerini incelemesinde belirttiği gibi, “din bir ‘inanç etiği’ anlamında ne kadar sistematikleştirilir ve içselleştirilirse, dünyanın gerçekleriyle arasındaki gerilim o ölçüde derinleşir.” Tersine, din ritüel ve meşruiyetçi kaldığı müddetçe bu gerilim daha az kendini gösterir.
Kafka’da –Kanundan ve ritüelden uzak ama Yahudi din kültürüne bulanmış başka birçok Orta Avrupa Yahudi entelektüelinde olduğu gibi– bir “inanç etiği” adına (burada ise mutlak özgürlük adına) dünyanın reddi, içselleşmiş bir dinsel duyarlılığın aldığı biçimdir. Michael Löwy Franz Kafka: Boyun Eğmeyen Hayalperest

https://www.cafrande.org/boyun-egmeyen-hayalperest-kafka-inancli-biri-miydi-michael-lowy/
submitted by karanotlar to u/karanotlar [link] [comments]

Türkiye Formula 1 Sınavını Başarıyla Geçti


7 yıl sonra ülkemize dönen organizasyonu kazanan İngiliz pilot Lewis Hamilton, bu zafer ile kariyerinin 7. FIA Dünya Formula 1 Şampiyonluğu’nu Türkiye’de ilan etti.
Eren Üçlertoprağı, yarışın ardından yaptığı açıklamada; “Formula 1 organizasyonunun yeniden Türkiye’ye verildiğinin açıklandığı tarihlerde Marmaris’te Dünya Ralli Şampiyonası’na dahil Türkiye Rallisi’ni organize ettiklerini belirterek “WRC Türkiye Rallisi biter bitmez, F1 Türkiye Grand Prix’sinin sportif anlamda tüm sorumluluğunu üstlendiğimizin bilinciyle, konsantrasyonumuzu bu organizasyona çevirerek 7 hafta gibi kısa bir dönemde daha önce yaptığımız çalışmalardan yola çıkarak hazırlandık. Farklı illerden gelen bayrak gözetmenleri, müdahale gözetmenleri, yangın gözetmenleri, teknik kontrol grubu ve 100 kişiden fazla bir kadroyla oluşturduğumuz tıbbi müdahale ekibimizin yanı sıra, kamu kurumlarından organizasyona destek veren AFAD, 112, Büyükşehir Belediyesi İtfaiye gibi özel donanımlı ve eğitimli ekipleri de kendi bünyemizde çalıştırmamız gerekiyordu. Bir yandan kendi gözetmenlerimizin çevrim içi eğitimlerini yürüttük, diğer yandan da bu kurumların görevleri ile koordine olarak hazırlandık.” açıklamasını yaptı.
Tüm bu görevlileri yarış öncesinde pistte bir araya getirerek iki gün boyunca pistte pratik eğitimler yaptıklarını belirten Üçlertoprağı, sözlerini “Eğitimler sırasında FIA yetkililerinin yaptığı teftişlerden de iyi bir izlenim ile ayrıldık. Bu hazırlık döneminin ardından, sportif kadromuz ile yarışın asıl kahramanları olan yaklaşık 850 kişilik ekibimiz ile, olumsuz hava şartlarına rağmen daha önceki yıllarda da olduğu gibi yarışı başarıyla organize ettik. Bu büyük organizasyonda canla başla çalışan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” şeklinde sürdürdü.
Türkiye Grand Prix’sini Dünya genelinde 100 milyona yakın seyircinin izlediğini hatırlatan Üçlertoprağı, yarışın 180’in üzerinde ülkede canlı olarak yayınlandığını hatırlatarak, bunun ülke tanıtımı açısından çok büyük katkı sağlandığını belirtti ve “Lewis Hamilton’ın kariyerinin şampiyonluğunu İstanbul’da ilan etmiş olması, Ay yıldızlı kupası ile beraber ülkemiz adına çok önemli bir tanıtım fırsatı oldu. Ayrıca İletişim Başkanlığımızın önderliğinde Avrasya Tüneli, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü gibi önemli ulaşım noktalarının da olduğu İstanbul’un çeşitli yerlerinde yapılan özel çekimler ile ülkemizi muhteşem şekilde tanıtabilecek bir klibin ortaya çıkması, start öncesi Solotürk’ün pist üzerindeki görüntülerin bütün dünyada yayınlanması da ülkemizin tanıtımı açısından çok önemliydi. Bu noktada emeği geçen tüm kurumlarımıza teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.” dedi.
TOSFED Başkanı Üçlertoprağı Formula 1 organizasyonu ile ilgili 2021 beklentileri için de; “2021i takvimde adı konmamış bir yarış var ve bu yarış için Almanya, Portekiz ve Türkiye’nin mücadele ettiği Uluslararası yetkililer taarak bazı ülkelerin yarış yapamama durumu da söz konusu olabilir. Biz bu organizasyonun gelecek sene de ülkemizde olmasını canı gönülden diliyoruz ve bu konuda aynı bu sene olduğu gibi FIA nezdinde gerekli lobi çalışmalarını yürütmeye devam edeceğiz. Formula 1’i yeniden Türkiye’ye kazandırabilirsek de, bu sene olduğu gibi mümkün olan en yüksek standartlarda organizasyonu gerçekleştirmek için çalışacağız.” açıklamasıyla sözlerini tamamladı.
http://www.f1turkiye.org/habef1-gundem/turkiye-formula-1-sinavini-basariyla-gecti/364.html
submitted by F1Turkiye to u/F1Turkiye [link] [comments]

GRRM - 2001 Söyleşileri -1

Bu çeviri @
26 Mayıs 2020
Brienne hakkında genetik olarak erkek(yani y kromozonu barındırdığı) teorisi yazar tarafından çürütüldü. Brienne’nin Renly ve Jamie’den büyük ve ağır(6 feet varmış) ama Hodor’dan, GreatJon’dan(Jon Umber, Cragen Stark’ın torunu Serena’nın kocası) Sandor ve Gregor Clagane’den küçük, Robert ile kabaca aynı olduğunu söyledi.
Robert’ın İsyanı’nın ilham kaynağı İlyada Destanı mı? Çoğu yazar gibi birçok şeyden esinleniyorum ama İlyada hiçbir zaman doğrudan bir etki değildi.
Ned ve Ashara aşkı Romeo ve Juliet’den mi esinlenildi? Üzgünüm, hayır.
Martin, gençliğinde olan olayları anlatan yaşlı adamların(Barristan Selmy’i kastederek) bazı hikayeleri karıştırmasının normal olduğunu kendinden örnek vererek anlattı. (Altında bir şeyler aramaya lüzum yok.)
Bazı hayranlar saç renklerinde tutarsızlık görmüş, Martin bu durumu belki de saçlarını boyatmıştır şeklinde açıklamış, bu konulara fazla takılmamak gerektiğini ima etmiştir.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm. Ama Roose Bolton’un ihanetiyle ilgili bir sorum var. Bazıları Robb’un Kışyarı’ndan ayrılmasıyla Lord Bolton’un planlarına başladığını ve amacının diğer haneleri zayıflatıp Robb’u indirmek olduğunu söylüyor. Ben, Roose’un Stannis’in yenilgisi ve Yüksekbahçe-Lannister ittifakından sonra ihanet etmeye başladığına inanıyorum. Bunlardan herhangi birini açıklığa kavuşturabilir misiniz yoksa daha sonra açıklanacak bir şey mi olacak? Lord Bolton’un aklında her türlü şey olabilir. Bu düşüncelerin herhangi biri üzerinde hareket edip etmeyeceği başka bir konudur. Roose, düşüncelerini kendine saklayan bir adamdır. Mesela Yeşil Çatal Savaşı’na bakın, eğer Lord Tywin’in orduları hazırlıksız yakalansaydı; Lannister adamlarını katledecek ve kahraman olacaktı. Kazanmasaydı… Bunu zaten biliyorsunuz.
Yazar, kontrol dereceleri farklı olsa da tüm Stark çocuklarının derideğiştiren olduğunu kabul etti. Ayrıca Bran-Yaz bağının özel bir durum olduğunu söyledi.
Diken Kraliçesi Joffrey’i zehirledi mi? LF böyle söylüyor, yalan söyler mi?
Zehir neydi? Strangler
Bence Hayalet’in bulduğu boru gerçek Kış Borusu’dur. Bu konu hakkında yorum yapabilir misiniz? Hayır. Okumaya devam et.
Ayrıca Colhands’in Benjen Stark olduğuna inanıyorum, bunu onaylayabilir misiniz? Önceki cevaba bakınız.
Sondan ikinci soru. ASOS ve ADWD arasında 5 yıllık atlama olmamalı. Sonuca ulaşmamış bir sürü olay var ve bunları göstermemek pek adil değil. Önemli olan hiçbir şey kitaplardan çıkarılamaz.
Son sorum yemin ederim. Kızıl Yılan Prens Oberyn’i öldürmemeliydiniz. O tüm karakterleriniz içinden en ilginç ve en havalısıydı.(@ElissaFarman ) Kızlarıyla tanışana kadar bekle. Clagane’nin onu öldürecek güce sahip olmasının hiçbir yolu yok. Oberyn de böyle düşünüyordu. Ünlü son sözler…
"Buz ve Ateşin Şarkısı" dizisini okumaktan ne kadar keyif aldığımı söyleyerek başlayayım. Onları Güllerin Savaşı’na benzettim ve içine çekildim. Her zaman bir Yorkist oldum. Ben de. Shakespeare’in Richard’ı, gerçek tarihsel Richard’la ilgisi olmasa bile harika bir karakter.
Valyrian çelikleriyle ilgili bir soru. Onların bu kadar özel olmasının sebebi nedir? Aslında dövme teknikleri ve büyüler. Valyrian çeliğinin yapımında sihir vardır.
Başka bir deyişle, bir demirci nasıl yapıldığını bilseydi, eşit derecede bir kılıç üretebilir mi? Sihri çalışamazsa olmaz.
Yoksa Yüzüklerin Efendisi’ndeki Aragorn’un Anduril’i gibi, yeniden dövülebilen ancak sıfırdan yapılmayan bir şey mi, yoksa bana mı öyle geldi? Valyria Kıyameti’nden bu yana durum buydu.
En soğuk Aralık’lardan birini yaşadım ve serideki kışa oldukça ilgi duyuyorum. Bir sonraki kitapta Batıdiyar kara gömülecek mi? Hayır. Kış Rüzgarları’na kadar gerçek manada kötü bir hava olmayacak ama yavaş yavaş hissedilmeye başlayacak.
Meşgul olduğunuzu biliyorum, bu yüzden soruma tek kelimelik bir cevap verebilirsiniz, kurtlarınız grikurtlar gibi mi?(ama büyüğü) Tüylüköpek’in kürkü siyah. Bu da onun alfa kurt olduğu anlamına gelir. Ulukurtlar, tarih öncesi kurtların gerçek bir türüydü. Uzun süredir soyları tükenmiş durumdalar, bu yüzden onlar hakkında bilemeyeceğimiz çok şey var … ama kendi ulukurtlarım için çoğunu kullandım. Tabii ki, bir fantazinin her şeyi daha büyük ve daha muhteşem hale getirme ayrıcalığından da faydalandım. Ulukurtlar modern kurtlardan daha büyüktü, ancak versiyonlarım kadar büyük değildi.
Akraba katilleriyle ilgili Batıdiyar’da bir tabu var ve biz bunu anlamaya çalışıyoruz. Sadece bir akrabayı kendi elinizle öldürdüğünüz durumla mı sınırlı, yoksa akrabaların ölümüne yol açan herhangi bir şey içeriyor mu? Başka bir deyişle, Renly’nin ordusu Stannis’i yendiyse ve Stannis Loras Tyrell’in elinde savaşta ölürse, Renly bir “akraba katili” olarak kabul edilir mi? Belki bazıları tarafından… Diğer her şeyde olduğu gibi akrabalıkta dereceler vardır. Bir erkek kardeşin öldüğü bir savaş yaşanabilir, ancak onu kendi elinizle öldürmek çok daha kötü olarak kabul edilir. Önerdiğiniz senaryoda, Renly’nin Stannis ile ilgili herhangi bir emir verip vermediği başka bir faktör olabilir. Loras’a onu öldürmesini emretti mi, yoksa kardeşini öldürene bir ödül mü teklif etti? Adamlarına kardeşini canlı getirmelerini söyledi mi? Konuyu her iki şekilde de ele almalı. Belli suçluluk dereceleri var, buna bağlı olarak … Bir diğer faktör akrabalık derecesi. Bir ebeveyni öldürmek muhtemelen bir kardeşi öldürmekten daha kötüdür, ancak her ikisi de uzak bir kuzeni öldürmekten çok daha kötüdür. Lord Karstark, Robb’u suçlamaya çalışırken bu yönü uzatıyordu … ama elbette başını kurtarmayı umuyordu.
Özellikle sordum çünkü birçok kişi Robb’un ölümüne neden olan Jaime’i serbest bırakan Cat olduğunu düşünüyor. Bu konuda fikriniz ne? Bu nedenle, Cat’in eylemlerinin aptalca ve tamamen duygusal olduğunu düşünüyor musunuz? Size eylemlerini gösterdim ve onlara yol açan düşünce süreçlerini görmenize izin verdim. Bunun ötesinde, yorumları okuyucularıma bırakacağım.
Lord Tywin, Harrenhall’ı neden Lorch’a bıraktı? Kanlı Oyuncular’a nasıl güvendi? Tywin muhtemelen onları küçümsedi ve Roose’un böyle cömert bir teklifte bulunacağını düşünmedi.
Tywin Lannister’ın ağzndan Castamere Yağmurları adlı bir hikaye yazmayı düşünür müsünüz? Her şey mümkün fakat şuan yeterince meşgulüm.
Birisinin “soluk” gözleri olduğunu yazdığınızda aklınızda nasıl bir renk var? Çok açık gri veya mavi. En aşırı durumlarda, Roose Bolton gibi, gözler neredeyse renksiz görünürdü.
Çoğu hayran Jaime, Nehirova 'da hala esir olsaydı Tywin’in “Kızıl Düğün” planlarında Lord Frey’i desteklemeyeceğini düşünüyor. Bu doğru bir değerlendirme mi? “Ya eğer” her zaman cevaplaması zor bir sorudur. Jaime’nin hapsedilmesi Lord Tywin’i daha temkinli yapmış olabilir, ancak kesinliği yoktur.
Tywin’in ölümünün koşulları ve zamanlaması, uzun süredir planladığınız bir şey miydi yoksa Cat gibi “inisiyatif alan” başka bir karakter vakası mıydı? Bu sahne büyük ölçüde Kralların Çatışması yayınlanmadan önce yazılmıştır. Taht Oyunları’ndaki ilk görünüşünden bu yana “Lord Tywin altın saçıyor” hattını kuruyordum.
submitted by Asusnur to asoiaf_tr [link] [comments]

Salgın Durumu Üzerine

Alain Badiou
Çeviri: Büşra Özcan ve Dicle Kızılkan
Başından beri, viral bir pandemi ile karakterize edilen güncel durumun hiç de öyle özellikle olağanüstü olmadığını düşündüm. AIDS’in (viral) pandemisinden kuş gribine kadar; Ebola virüsü, SARS1 virüsü, birkaç başka gribi de unutmadan –antibiyotiğin iyileştirmediği verem çeşitlerine, kızamığın geri dönüşüne değinmiyorum bile– dünya pazarının, tıbben yetersiz bölgelerin varlığı ve gerekli aşılar konusundaki küresel disiplinin eksikliği ile birleşerek kaçınılmaz olarak ciddi ve yıkıcı salgınlar ürettiğini biliyoruz (AIDS özelinde, birkaç milyon ölüm). Mevcut pandemi halinin, oldukça konforlu ‘Batı Dünyası’ndaki büyük etkisini saymazsak –ki bu bile başlı başına yeni bir önemi olmayan, bunun yerine sosyal medyada şüpheli ağıtları ve iğrenç ahmaklıkları ortaya çıkaran bir gerçek– bariz koruyucu önlemlerin ve yeni hedeflerin yokluğunda virüsün ortadan kalkması için geçecek sürenin ötesinde, neden bu kadar üst perdeden konuşmanın gerekli olduğunu anlamadım.
Dahası, devam eden salgının gerçek adı hatırlatmalı ki, gökkubbenin altında yeni bir şey yok. Bu gerçek isim SARS 2, yani ‘Ağır Akut Solunum Sendromu 2’, tanımın (2003 baharında dünyaya yayılan SARS 1 epidemiğinden sonra) ikinci defa kullanıldığını gösteriyor. O zamanlar ’21. yüzyılın ilk bilinmeyen hastalığı’ olarak adlandırılmıştı. O halde mevcut salgının hiçbir şekilde, radikal ölçüde yeni veya eşi benzeri görülmemiş bir şey olmadığı açıktır. Bu yüzyılda türünün ikinci örneğidir ve ilkinin varisi olabilir. Öyle ki bugün yetkililere tahmin konusunda yöneltilebilecek tek manalı eleştiri, SARS 1 deneyiminden sonra SARS 2 ile mücadele etmeyi mümkün kılacak hakiki araçları sağlayabilecek araştırmaların fonlanmamış olmasıdır.
Bu yüzden diğer herkes gibi kendimi evimde tecrit etmeye çalışmaktan başka yapacak bir şey veya diğer herkesi aynısını yapmaya teşvik etmeyi amaçlayan laflardan başka söylenecek bir söz olduğunu düşünmedim. Bu noktada katı bir disipline bağlı kalmak, en çok maruz kalanlara destek olmak ve temel koruma sağlamak açısından gereklidir. En çok maruz kalanlar, enfekte olanlar dahil diğerlerinin disiplinine güvenebilmeleri gereken, ön cephede yer alan sağlık personeli; bakım evlerinde bulunan yaşlılar gibi en zayıf olanlar ve hastalığın kendisine bulaşma riski yüksek olan, her gün işe gidenlerdir. ‘Evde kal’ emrine itaat edebileceklerin disiplini, evi olmayanlara veya ev demeye bin şahit isteyecek yerlerde yaşayanlara güvenli bir barınak bulmayı ve önermeyi de kapsamalıdır. Bu durumda otellere el konulması tasavvur edilebilir.
Bu görevlerin giderek daha acil olduğu doğrudur ancak en azından ilk tahlilde, büyük bir analitik çabayı veya yeni bir düşünme biçiminin oluşturulmasını gerektirmiyor.
Ama yakın çevremde rastladıklarım da dahil olmak üzere, yarattıkları kafa karışıklığı ve içinde bulunduğumuz basit durumu anlamadaki mutlak yetersizlikleriyle beni öfkelendiren çok şey okuyor ve duyuyorum.
Bu buyurgan bildirgeler, patetik çağrılar ve ısrarlı suçlamalar değişik biçimler alsa da hepsi mevcut pandeminin inanılmaz basitliğini ve acayiplik yokluğunu hor görme konusunda bir. Kimileri, doğası gereği yaptığını yapmaya mecbur güçler karşısında gereksizce bir kölelik halinde. Ötekilerse gezegene ve onun esrarına yakarırlar, ki beyhudedir. Berikiler her şeyde talihsiz Macron’u suçlar ki garibim epidemi ya da savaş zamanlarında devletin başı olarak ne yapması gerekiyorsa onu yapmaktadır ve işini yapmakta diğerlerinden geri kalıyor da değildir. Bazıları, eşi görülmemiş bir devrimin (virüsün imhasıyla olan bağı hala anlaşılmaz olan) kurucu olayı hakkında kuru gürültü yaparlar - devrimcilerimiz yeni bir araç filan da sunmamıştır bu arada. Kimileri kendilerini kıyamet karamsarlığına batırır. Diğerleriyse çağdaş ideolojinin altın kuralı ‘önce ben’in bu defa kendilerine çıkar sağlamayışından, yardım etmeyişinden ve hatta belanın belirsizce sürmesinin suç ortağı oluşundan ötürü örselenmiş hissederler.
Görünen o ki salgının zorluğu her yerde Aklın esas işlevini ortadan kaldırıyor, özneleri Orta Çağ’da veba ortalığı süpürürken gelenekselleşmiş acınası tesirlere dönmeye zorluyor (mistisizm, uydurma, dua, kehanet ve lanet).
Sonuç olarak, bir şekilde bazı basit fikirleri bir araya getirme mecburiyeti hissediyorum. Onlara memnuniyetle Kartezyen derdim.
O halde, başka yerlerde pek bayağıca tanımlanmış ve bu yüzden de pek bayağıca ele alınmış sorunu tanımlayarak başlayalım.
Bir salgın, doğal ve toplumsal belirlenimler arasında her zaman bir bağlantı noktası olması gerçeği nedeniyle karmaşıktır. Kapsamlı analizi çaprazlamadır; kişi iki belirlemenin kesiştiği noktaları kavramalı ve sonuçları buna göre çıkarmalıdır.
Örneğin, güncel salgının ilk dayanağı yüksek ihtimalle Wuhan bölgesinin pazarlarında bulunabilir. Çin pazarları tehlikeli kirlilikleriyle, üst üste yığılmış her türlü canlı hayvanın açık hava satışının engellenemeyişiyle bilinirler. Dolayısıyla belirli bir anda yarasalardan gelen virüs, vasat hijyen koşullarında ve kalabalık ortamda, bir hayvan formunda kendine yer bulmuştur.
Virüsün bir türden diğerine olan yörüngesi böylece insan türüne doğru seyreder. Tam olarak nasıl? Henüz bilmiyoruz ve yalnızca bilimsel çalışmalardan öğrenebileceğiz. Hazır değinmişken, kendilerine bakılırsa her şeyin kökeninde Çinlilerin yarı canlı yarasa yemesi yatan, internette dolanan tipik ırkçı anlatılara ve sahte görsellere sövelim...
Sonunda insana ulaşan hayvan türleri arasındaki bu yerel geçiş tüm meselenin başlangıç noktasıdır. Bundan sonrası artık yalnızca çağdaş dünyanın temel bir verisinin işlenmesidir: Çin’in devlet kapitalizminin emperyal rütbeye yükselişi, diğer bir deyişle yoğun ve evrensel bir şekilde dünya pazarında bulunma durumu. İşte karantina başlayana dek çoktan sayısız yayılım ağının oluşmuş olmasının sebebi budur. Çin hükümeti çıkış noktasını, yani 40 milyon nüfuslu bir eyaleti son derece başarılı bir şekilde tecrit etmişti; fakat bu hamle epideminin yerküreye yayılmak üzere yola çıkışını, uçaklarla ve gemilerle taşınmasını durdurmak için fazla geç kaldı.
Salgını açıklığa kavuşturucu, benim çifte eklem dediğim şu detayı bir düşünün: bugün SARS 2 Wuhan’da zapt edildi ancak birçoğu yurtdışından gelen Çin vatandaşları sebebiyle Şanghay’da bir sürü vaka var. Dolayısıyla Çin’de ilki arkaik sonraki modern olmak üzere; kötü koşullara sahip eski usul pazarlardaki doğa-toplum kesişimi ile kapitalist dünya pazarının hızlı ve aralıksız hareketliliğine dayanan küresel dağılım arasındaki bağı gözlemleyebiliyoruz.
Sonrasında devletlerin yerel olarak bu dağılımı bastırmaya çalıştığı aşamaya giriyoruz. Salgın çaprazlama/evrensel ilerlerken hükmün yerel kaldığını da belirtelim. Bazı ulus-ötesi otoritelere rağmen, ön cephede olanların yerel burjuva devletler olduğu açıktır.
Burada çağdaş dünyanın büyük bir çelişkisine değiniyoruz. İmal edilen malların seri üretim süreci de dahil olmak üzere ekonomi, dünya pazarının himayesi altına girmektedir; basit bir cep telefonu montajının bile en az yedi farklı devlette, maden sektörü de dahil olmak üzere işgücü ve kaynakları harekete geçirdiğini biliyoruz. Ne var ki siyasi güçler esasen ulusal ölçekte kalmaktadır. Avrupa, ABD gibi eski emperyalizmler ile Çin, Japonya gibi yeni emperyalizmler arasındaki rekabet, kapitalist bir dünya devletiyle sonuçlanacak herhangi bir süreci dışlamaktadır. Salgın aynı zamanda ekonomi ve politika arasındaki ayrımın çirkince kendini teşhir ettiği bir andır. Avrupa devletleri bile virüs karşısında politikalarını zamanında ayarlamayı başaramıyorlar.
Bu çelişkinin gölgesinde, ulus devletler riskin doğası onları yetkilerinin eylem ve biçiminde değişiklik yapmaya zorlasa da Sermaye’nin işleyişine mümkün olduğunca riayet ederek salgınla baş etmeye çalışıyor.
Ülkeler arasındaki bir savaş durumunda devletlerin, yerli sermayeyi kurtarmak için, beklenileceği gibi yalnızca halk kitlelerine değil burjuvaziye de hatırı sayılır sınırlamalar getirmek zorunda olduğunu çok uzun zamandır biliyoruz. Kimi endüstriler doğrudan hiçbir paraya çevrilebilir artı değer yaratmayan askeri teçhizatın ölçüsüz üretimi adına neredeyse tümüyle millileştirilmiştir. Çoğu burjuva memur olarak silah altına alınmış ve ölümle karşı karşıya getirilmiştir. Bilim insanları yeni silahlar üretmek için gece gündüz çalışmış, pek çok entelektüel ve sanatçı ulusal propaganda ihtiyacını karşılamaya zorlanmıştır, vb.
Bir salgınla karşı karşıya kalındığında bu türden bir devletçi refleks kaçınılmazdır. Bu nedenle, Macron ve başbakan Edouard Philippe’in ‘refah’ devletinin dönüşüne ilişkin açıklamaları (işsizleri desteklemek için harcama yapmak, dükkanları kapanan serbest çalışanlara yardım etmek, devlet hazinesinden 100 ya da 200 milyar talep etmek ve hatta ‘millileştirme’ ilanları) şaşırtıcı ya da paradoksal değildir. Buradan çıkan sonuç Macron’un kullandığı metaforun –Koronavirüse karşı savaştayız– doğru olduğudur: Savaşta ya da salgında, devlet stratejik bir felaketten kaçınmak için kimi zaman sınıf doğasının olağan seyrini ihlal etmek, daha otoriter ve umumu hedefleyen uygulamaları üstlenmek zorunda kalır.
Bu tutum, mevcut toplumsal düzenin içinde kalarak ve mümkün olan en yüksek kesinlikle, salgını zapt etme amacının –Macron’un metaforunu yeniden ödünç alırsak, savaşı kazanmanın– bütünüyle mantıksal sonucudur. Şakası olmayan, doğa (dolayısıyla bilim insanlarının bu konudaki rakipsiz rolünü) ve toplumsal düzeni (dolayısıyla devletin, ki başka türlüsü olamazdı, otoriter müdahalesini) kesiştiren ölümcül bir sürecin yayınımının dayattığı bir zorunluluktur.
Bu çabanın ortasında büyük bir boşluğun belirmesi kaçınılmazdır. Koruyucu maske yokluğunu ve hastane izolasyonu konusundaki hazırlıksızlığı göz önünde bulundurun. Ama kim bu tür bir durumu ‘tahmin etmekle’ böbürlenebilir ki? Belirli açılardan devletin mevcut durumu engellemediği doğru. On yıllar içinde ulusal sağlık sistemini, kamu yararına hizmet eden tüm devlet sektörleriyle birlikte zayıflatarak devlet, yıkıcı bir salgına benzer hiçbir şey ülkemizi etkileyemezmiş gibi davrandı. Bu açıdan devlet, yalnızca Macron şahsında değil, geçtiğimiz 30 yılda göreve gelenlerin tümü şahsında, mutlak suçludur.
Ancak şu belirtilmelidir ki, belki birkaç yalıtık bilim insanı haricinde, hiç kimse Fransa’da bu tür bir salgının yaşanabileceğini öngörmemiş, bunu hayal dahi etmemiştir. Pek çok kimse büyük ihtimalle bu tür bir şeyin izbe Afrika ya da totaliter Çin’e müstahak olduğunu düşünmüştür, demokratik Avrupa’ya değil. Nutuk atma ve son zamanlarda kendilerine seçtikleri gülünç hedef Macron hakkında yaygara koparmaya devam etme hakkının tadını çıkaran solcular –ya da Sarı Yelekliler ve hatta sendikacılar– da bunu kesinlikle öngöremediler. Tam tersine, salgın Çin’den gelmekteyken, çok yakın zamana kadar, onların –kim olursa olsun– bugün olan bitene ilişkin iktidarın aldığı önlemlerdeki gecikmeleri yüksek sesle mahkûm etme ehliyetlerini elinden alması gereken kontrol dışı toplantılar ve gürültülü gösteriler gerçekleştirdiler. Doğrusunu söylemek gerekirse Macron devletinden önce bu tedbirleri hiçbir siyasal güç almamıştır.
Devlet bakımından durum, burjuva devletin açıklıkla, kamusal olarak, burjuvaziden daha geniş kesimlerin menfaatine davranırken, stratejik olarak gelecekte bu devletin genel biçimini temsil ettiği sınıf çıkarlarının üstünlüğünü sürdüreceği mahiyettedir. Bir başka deyişle, konjonktür devleti, kendisi genel mahiyette olan bir düşmanın –savaş zamanlarında bu yabancı işgalci olabilir, mevcut durumda SARS 2 virüsüdür– içerideki varlığından ötürü durumu yetkili temsilcisi olduğu sınıfın çıkarlarını daha kamusal çıkarlarla kaynaştırmaya başvurarak kontrol etmeye zorlamaktadır.
Bu tür bir durum (dünya savaşı ya da dünyasal salgın) politik düzlemde ‘tarafsız’dır. Geçmişteki savaşlar yalnızca iki durumda, Rusya’da ve Çin’de – bunlar o dönemin imparatorlukları bakımından aykırı değerler olarak adlandırılabilir– devrimleri tetikledi. Rusya örneğinde bunun nedeni Çarlık rejiminin her anlamda ve çok uzun süredir, ve aynı zamanda bu uçsuz bucaksız ülkede gerçek bir kapitalizmin doğumuna potansiyel olarak adapte olan bir güç olarak, gerilemesiydi. Ve ona karşı, Bolşevikler suretinde, olağanüstü liderler tarafından iradeli bir biçimde yapılandırılmış, modern bir politik öncü mevcuttu. Çin örneğinde, devrimci iç savaş dünya savaşını öncelemişti ve Çin Komünist Partisi henüz 1940 senesinde denenmiş ve sınanmış bir halk ordusunun başında bulunuyordu. Buna karşın hiçbir Batılı güç muzaffer bir devrimi tetiklemedi. 1918’de yenilen Almanya’da bile Spartakist ayaklanma hızlıca ezildi.
Bundan alınacak ders açık: sürmekte olan salgın, salgın olarak, Fransa gibi bir ülkede kayda değer hiçbir siyasal sonuç doğurmayacaktır. Burjuvazimizin –yeni başlayan homurdanmaları ve yaygın olsa da eften püften sloganları göz önüne alınacak olursa– Macron’dan kurtulma vaktinin geldiğine inandığını varsaydığımızda bile bu hiçbir kayda değer değişiklik anlamına gelmeyecek. ‘Siyaseten doğru’ adaylar, köhne olduğu kadar tiksinti verici de olan ‘milliyetçiliğin’ küflenmiş bir biçiminin müdafileri olarak halihazırda kulislerde beklemekte.
Bu ülkenin politik koşullarında esaslı bir değişimi arzulayanlar olarak bu salgının doğurduğu aralıktan ve hatta –bütünüyle gerekli olan– izolasyondan politikanın yeni biçimleri, yeni politik alanlara ilişkin tasarılar ve komünizmin görkemli yaratımını ve –ilgi çekici olmakla birlikte son kertede yenilgiye uğramış– devletçi deneyimini takip edecek olan ulus-aşırı üçüncü aşaması üzerine çalışmak için faydalanmalıyız.
Ayrıca salgın gibi bir hadisenin kendi başına politik olarak yaratıcı bir yönde etkili olabileceğine inanan her bakış açısının sıkı bir eleştirisini gerçekleştirmek gerekiyor. Salgın hakkındaki bilimsel bilginin genel yayılımına ilaveten, politik bir talep yalnızca hastaneler ve halk sağlığı, okullar ve eşitlikçi eğitim, yaşlıların bakımı ve bu türden başkaca sorunlara ilişkin yeni ifade ve görüşlerle sürdürülebilir. Herhalde yalnızca bunlar mevcut durumun su yüzüne çıkardığı tehlikeli güçsüzlüğün bilançosu ile birlikte telaffuz edilebilir.
Sırası gelmişken açıkça ve cesaretle sözde ‘sosyal [olan] medya’nın, bir kez daha palavracıların akli felcinin, raydan çıkmış söylentilerin, nuh nebiden kalma ‘yenilikler’in keşfinin ve hatta faşizan gericiliğin yayılması için bir zemin olduğu açıkça ve cesurca gösterilmelidir.
İzolasyonumuz süresince bile ve hatta özellikle de bu süreçte, bilim tarafından kontrol edilebilir hakikatler ve yeni bir politikanın ayağı yere basan perspektifleri, yerelleşmiş deneyimleri ve stratejik amaçları haricindeki hiçbir şeye güvenmeyelim.
https://www.teorivepolitika.net/index.php/component/k2/item/696-salgin-durumu-uzerine
submitted by karanotlar to u/karanotlar [link] [comments]

OYMA TABELA

Oyma tabela çeşitleri, iç ve dış mekanlarda sıkça tercih edilen, hem göze hitap eden, hem de kullanıldığı markanın tanıtımının yapılmasını sağlayan en önemli ürünlerden bir tanesidir. Mağaza, restoran, kafe fark etmeksizin, bir mekana girerken göze çarpan ilk yer genellikle tabelalardır. Hal böyle olunca oyma tabelalar, müşteri ile şirketi birbirine bağlayan en önemli unsurlardan bir tanesi haline gelmiştir. Oyma tabela ürün türleri logo, desen ve yazı tasarımının CNC ve lazer makinesi aracılığıyla kesiminin gerçekleştirilmesi ile ortaya çıkar. Pleksi, alüminyum, kompozit, ahşap ve desen olarak çeşitlere ayrılan bu tabelalar, dayanıklı ve uzun ömürlü olması sebebiyle her bireyin tercihi haline gelmiştir. Işıklı olarak üretilecekse led ya da floresan ampul kullanılabilir.

OYMA TABELA ÇEŞITLERI

Alüminyum oyma tabela, her iş merkezinde rahatlıkla kullanılan ürünlerden bir tanesidir. Bu tabela çeşidinde alüminyum levhalar, yapılacak grafik ve yazıların CNC makinesiyle istenilen ölçülere getirilmesi sonucu oluşturulur. Daha sonra bu tür tabelalar için kullanılan elektrostatik boya ile istenen renge boyanır. Boya, alüminyum tabelanın çeşitli hava koşullarına ve dış faktörlere karşı korunmasını sağlayan özellikte tasarlanmıştır. Tabelanın içerisine, isteğe göre led ışık yerleştirilip daha canlı ve gösterişli olması sağlanabilir. En çok kullanılan tabelalardan bir diğeri kompozit oyma tabela olmuştur. Genellikle pleksi, alüminyum ya da paslanmaz harflerin oyularak yapılması sonucunda oluşan tabela çeşididir. Bu tabelanın en önemli avantajlarından biri uzak mesafelerden kolayca görünebilmesidir. Eczane, market, büfe, nalbur ve lokanta gibi alanlarda sıkça kullanılır.

OYMA TABELA FIYATLARI

Oyma tabela, göze çarpan estetik görüntüsü ve uzun ömürlü olması gibi özellikleriyle her geçen gün talebini arttırarak pazardaki yerini genişletmeye devam etmektedir. Bu tür ürünler, markaların reklam gücüne güç katmasına yardımcı olarak, gece ya da gündüz fark etmeksizin her alanda kendiniz gösterir. Reklam amaçlı kullanımının yanı sıra şık görüntüsü ile müşterilerin kalbini kazanan bu tabelalar, kullanıldığı alana, materyale ve sektörler arası değişkenlik gösterebilen taleplere göre farklılaşabilir. Bu değişkenlik arasında, kullanacağınız alana ve zevkinize en uygun şekilde üretilmiş geniş ürün yelpazesine sahip modelleri sayfamız üzerinden kolayca inceleyebilirsiniz.

OYMA TABELALAR

Geçmişten günümüze değişen koşullara ayak uydurma adına bakıldığında oyma tabelalar son derece tercih edilmektedir. Bu tabelaların yerini herhangi başka bir tabelanın doldurması mümkün gibi görünse de işin içine girildiğinde durum aslında hiç de öyle ilerlememektedir. Bunun ana nedenlerinden bir tanesi de oyma tabelalar adı altında kullanılan malzemenin diğer tabelalara oranla daha da farklı olmasından ileri gelmektedir. Gelişen teknoloji neticesinde koşullar da artık değişerek kendisini göstermektedir. Bunu n neticesinde de kullanılan malzemelere dayalı ürünlerde değişkenlik göstermektedir. Oyma tabelalar son derece gösterişli olmalarının yanı sıra firmalar tarafından daha fazla tercih edilmektedir. Çeşitli örneklerle bu tabelaları inceleme şansı bulan müşteri firmalar durumdan daha memnun bir vaziyette ayrılmaktadırlar. Hal böyle olunca da işçilik anlamında tabelacılara düşen görev biraz daha artmış olacaktır.

OYMA TABELALAR İLE FARKLI TARZLARA ADIM ATIN

Tabela işlemleri artık eskiye nazaran bir nevi reklam olmakta iken bu durumun sonucunda da firmaların istemiş oldukları tüm unsurlar oyma tabelalar üzerine işlenebilmektedir. Bunun neticesinde de firmaların kullanmak istedikleri logo ve tanıtım yazıları ön plana çıkmaktadır. Her firmanın kendisine özgü logo ve temsili sembolleri bulunmaktadır. Bunun neticesinde de yediden yetmişe tüm herkese ulaşmak mümkün olacaktır. Logoların oyularak işlenmiş olduğu bu oyma tabelalar aslında çok daha okunaklı olmasından dolayı bir hayli de dikkat çekici olmaktadır. Tüm bu detaylar düşünüldüğünde işine önem veren tüm firmalar bu tür konulara oldukça değer vermiş olacaktır. Bunun sonucunda da tercih edilme oranı artarak ön planda yer almak kaçınılmaz bir gerçek olacaktır. Aslında reklam adına yapılan tüm bu harcamalar günün birinde elbet firmaya artı olarak dönmüş olacaktır. Tabelaların kendi alanında da çeşitleri yer almakta olup, kategori kapsamında kullanım alanına göre de tercih edilme durumu değişkenlik göstermektedir. Oyma tabelalar bu konuda kendilerini ön planda tutmuş olacak ve diğer seçeneklerin arasında kendisini göstermiş olacaktır. Reklam unsuru olması ile de yıllardır kalıcı bir tabela kullanımı adına kaliteli malzemeden ödün vermemek kaçınılmaz bir gerçek olacaktır.

https://www.biontabela.com/oyma-tabela
submitted by biontabela to u/biontabela [link] [comments]

Arı Filmi Senaryosu

. Bilinen tüm havacılık kurallarına göre. bir arının uçabilmesi mümkün değildir . Kanatları şişko ufak vücudunu yerden kaldırmak için çok küçüktür . Arılar her şeye rağmen uçar. çünkü arılar insanların imkansız dedikleri şeyleri takmaz . Sarı siyah. Sarı siyah. Sarı siyah . Aaa siyah ve sarı! Haydi bugün biraz farklı takılalım . BAL. Barry! Kahvaltı hazır! Geliyorum! Bir saniye bekle . Alo? Barry? Adam? Bu olaya inanabiliyor musun? İnanamıyorum. Geçerken alırım seni . Çakı gibiyim . Merdivenleri kullan. Baban onlara dünyanın parasını verdi . Çok heyecanlıyım . Mezunumuz da geldi. Seninle gurur duyuyoruz oğlum . Notların da harika . Çok gurur duyuyoruz . Anne! Şekil yaptım o kadar ya . Üstün tüylenmiş. Ah! Beni yoluyorsun! El salla! 'ninci sırada olacağız. Hoşça kalın! Barry sana ne dedim? Evde uçmak yok! Merhaba Adam. Selam Barry . Tüy jölesi mi bu? Biraz. Bugün özel bir gün . Başaramam sanıyordum . Üç gün ilkokul üç gün lise . Lise günleri korkunçtu . Üç gün üniversite. İyi ki bir gün ara verip otostopla kovanı dolaşmışım . Döndüğünde farklı biriydin . Merhaba Barry. Artie bıyık mı bıraktın? Yakışmış . Frankie'yi duydun mu? Duydum . Cenazesine gidecek misin? Hayır gitmeyeceğim . Birini sokarsan ölürsün . Bu hakkını da bir sincapta kullanmazsın. Asabi herif . Yoldan çekilmeyi akıl edebilirdi . Yollarımızdaki bu lunapark uygulamasını çok seviyorum . Tatile ihtiyaç duymamamızın nedeni de bu . Vay be çok heyecanlı. Yani bu koşullar altında . Adam bugün erkek oluyoruz. Aynen! Arı beyler. Süper! Yaşasın! Öğrenciler fakülte ve değerli arı mensupları. karşınızda dekanımız Sayın Vızvızoğlu . Hoş geldiniz güzide Kovan Şehri'mizin sevgili. MEZUNLARI. mezunları . Mezuniyet törenimiz sona ermiştir . BALYAP şirketindeki kariyeriniz başlamış bulunmaktadır! İşimizi bugün mü seçeceğiz? Sadece eğitim dönemi diye duydum . Dikkat! İşte başlıyor . Lütfen ellerinizi ve antenlerinizi her zaman vagonun içinde tutunuz . TEBRİKLER İYİ ŞANSLAR. Acaba nasıl olacak? Biraz ürkütücü . Balyap'a hoş geldiniz Balsan Şirketi'nin. ve Baltıgen Şirketler Grubu'nun bir parçası . İşte bu! Vay canına . Vay canına . Siz arılar ömrünüz boyunca çok çalışacağınız. bu noktaya gelebilmek için bir ömür boyu çabaladınız . Bal gözüpek Polen Gücü ekibinin kovanımıza getirdiği nektarla başlar . Çok gizli formülümüz. renklendirilip koku ayarı ve baloncuk ayrıştırma işlemi yapılarak. altın gibi parıldayan. tatlı şuruba dönüşmesiyle oluşur ki biz buna. Bal deriz! Çok seksi. O benim kuzenim! Öyle mi? Hepimiz kuzeniz . Haklısın. Balyap arı halkının varlığının. her açıdan korunması için durmaksızın çabalar . Bu arılar yeni kasklarımızın dayanıklılık testini yapıyorlar . Ne kadar kazanıyor acaba? Ne kadar alsa az . Ve işte en son icadımız Krelman . Ne işe yarıyor bu? Balı döktükten sonra. kenarda kalanları toplar. Milyonlar kazandırıyor bize . Krelman'da çalışmak mümkün mü? Tabii ki. Birçok arı işi küçük işlerdir. Ancak arılar bilir ki. her iş küçük de olsa eğer iyi yapılıyorsa çok önemlidir . Fakat mesleğinizi dikkatli seçin. çünkü seçmiş olduğunuz meslekte ömrünüzün sonuna kadar kalacaksınız . Ömrümün sonuna kadar aynı işi mi yapacağım? Bunu bilmiyordum . Ne fark eder ki? Şunu bilmek sizi çok mutlu edecektir arı halkı tam milyon yıl boyunca. bir gün bile izin yapmamıştır . Ölümüne mi çalıştıracaksınız bizi? Deneyeceğiz . Balyap. Vay be! Aklımı başımdan aldı! "Ne fark eder ki?" Nasıl böyle bir şey dersin? Sonsuza dek bir tek iş. Bu yapılabilecek en çılgınca seçim . Ben rahatladım. Hayatımızda tek seçim yapacağız . Nasıl olur da bunu bize söylemezler? Barry neden her şeyi sorguluyorsun? Biz arıyız . Yeryüzünün en mükemmel işleyen topluluğuyuz . Burada her şeyin biraz fazla iyi işlediği hiç mi aklına gelmiyor? Bana bir örnek ver . Ne bileyim ben ama neden bahsettiğimi biliyorsun . Kapıyı boşaltın. "Kraliyet Balözü Kuvvetleri" inişe geçiyor . Dur bir dakika . Hey bunlar Polen Gücü! Vay canına . Hiç bu kadar yakından görmemiştim . Kovanın dışını biliyorlar . Ama bazıları geri dönmüyor . Selam! Merhaba Polenciler! Nektar. Harikaydınız beyler! Sizler canavarsınız! Göklerin kralısınız! Bayılıyorum size! Acaba neredeydiler. Bilmem . Onların günleri planlı değil . Kovanın dışında nerelere gidip neler yapıyorlar kim bilir? Pat diye Polen Gücü'ne katılamazsın. Ona göre yetiştirilmelisin . Haklısın . İkimizin ömür boyu göremeyeceği kadar polen var burada . Alt tarafı bir itibar göstergesi. Arılar bunu biraz fazla önemsiyor . Belki. Üzerinde varsa ve kızlar bunu görüyorsa işler değişir . Şu kızlar mı? Onlar da kuzenimiz değil mi peki? Uzaktan. Uzaktan . Şu ikisine bakın . İki tane kovan miskini. Şunlarla biraz dalga geçelim . Polen Gücü'nde olmak tehlikeli olmalı . Evet. Bir keresinde bir ayı beni bir mantara sıkıştırdı . Bir pençesi boğazımdaydı. Diğeriyle sağlı sollu tokatlatıp duruyordu beni! Vay canına! Yenebileceğimi tahmin etmezdim . Bunlar olurken sen ne yapıyordun? Yetkililere haber veriyordum . İmzalayabilirim . Bugün dışarısı sarstı değil mi beyler? Evet . Yarın buradan km. Uzaklıktaki ayçiçeği tarlalarına gidiyoruz . kilometre mi? Barry! Bizim için kısa mesafe ama belki sana uygun değildir . Belki de uygundur. Hayır değildir! J Kapısından sıfır dokuz sıfır sıfır'da kalkıyoruz . Ne dersin vızvız çocuk? Yeterince güçlü müsün? Olabilirim. Sıfır dokuz sıfır sıfır'ın ne demek olduğuna bağlı . Hey Balyap! Beni korkuttun baba . Hangi işi istediğine karar verebildin mi? Bir sürü seçenek var. Ama sadece birini seçebilirsin . Her gün aynı işi yapmaktan sıkıldığın oldu mu hiç? Karıştırmanın ne olduğunu anlatayım . Sopayı tutarsın şöyle bir gezdirirsin güzelce karıştırırsın . Bir ritim tutturursun kendine. Çok güzel bir şeydir . Düşünüyorum da. belki de bu bal alemi bana göre değildir . Ne düşünüyordun baloncu olmayı mı? İğnesi olan biri için kötü bir meslek . Janet oğlun bal işine girmek istediğinden emin değilmiş! Barry bazen çok komik oluyorsun. Olmaya çalışmıyorum . Bal işine giriyorsun. Oğlumuz Karıştırıcı olacak! Karıştırıcı mı olacaksın? Kimse beni dinlemiyor! Senin için özel sopalarım var . Şu anda ne istersem söyleyebilirim. Dövme yaptıracağım! Haydi taze bir bal açıp bunu kutlayalım! Belki burnuma da küpe taktırırım. Antenlerimi kazıtırım . Bir çekirgeyle çıkarım. Altın diş taktırıp önüme gelene "kanka" derim! Gurur duyuyorum . Bugün işe başlıyoruz! Büyük gün . Haydi! Bütün iyi işleri kaptıracağız . Evet. Tabii . Polen Sayma Dublör Arı Boşaltma Karıştırıcı Danışma Masası Saç. Hala boş mu? İki kişi kaldı! ÇERÇÖP TOPLAMA. Ve bir tanesi de sen oldun! Hangisini aldın? Çerçöp toplama . Vay canına! Çaylak mısınız? Evet efendim! İlk günümüz! Hazırız! Seçiminizi yapın . İstersen sen başla. Hayır sen . Tanrım. Neler müsait acaba? Tuvalet görevlisi her zaman açık ama düşündüğün nedenden değil . Krelman olabilir mi? Elbette. Krelman senin . KRELMAN DOLU. Üzgünüm az önce dolmuş . Balmumu tamiri açık . Krelman tekrar açıldı . Ne oldu? Bir arı öldüğünde onun yeri açılır. Gördün mü? Ölmüş. Ölü. Bir ölü daha . Bu da ölü. Ölümcül ölü. İki ölü daha . Baş üstü ölü. Baş altı ölü. Hayat böyle! Bu çok zor! Isıtma Soğutma Dublör Arı Boşaltıcı Karıştırıcı. Uğultucu Tuvalet Müfettişi İplik Koordinatörü Şerit Amiri. Larva terbiyecisi. Barry sence hangisini Barry? Barry! Pekâlâ dokuzuncu bölgede bir ayçiçeği tarlası bulunuyor. Neredesin? Dışarı çıkacağım. Nereye dışarı? Kovandan dışarı. Olmaz! Ömrümün sonuna kadar çalışmadan önce buna mecburum . Öleceksin! Delirmişsin sen! Biri arıyor . Eğer kendini cesur hisseden varsa . Caddedeki çiçekçiye. yeni güller gelecek bugün . Selam millet . Şuna bakın. Bu dün gördüğümüz çocuk değil mi? Kalkış pistine girmek yasak evlat . Sorun yok Lou. Bizimle gelecek bugün . Ballı çocuk seni . Burayı imzala burayı. Şuraya da paraf at . Teşekkürler. Tamam . Bugün yağmur ihbarı aldık ve. hepinizin bildiğiniz üzere arılar yağmurda uçamaz . O yüzden dikkatli olun. Ve her zamanki gibi süpürgelere. terliklere köpeklere kuşlara ve ayılara dikkat edin . Bazı evlerde üzerimize enerji içeceği döküldüğü rapor edildi . Murphy bu yüzden şu an revirde ve çekirge gibi durmadan zıplıyor! Bu korkunç. Kuralı hatırlatayım. kesinlikle insanlarla konuşmak yok! Pekâlâ kalkış pozisyonu! Vızz vızz vızz vızz! Vızz vızz vızz vızz! Vızz vızz vızz! Siyahla Sarı! Alemin Kralı! Hazır mısın Cesur Çocuk? Evet. Tabii ki . Rüzgar Tamam . Telsizler Tamam. Balözü takım Tamam . Kanatlar Tamam. İğne Tamam . Altına kaçıranlar Tamam . Pekâlâ kızlar. haydi kalkıyoruz! Sömürün o sardunyaları çizgili canavarlarım! Emrediyorum kurutun o çiçekleri! Vay canına! Dışarıdayım! Kovandan çıktığıma inanamıyorum! Ne kadar da mavi . Hızlı ve özgür hissediyorum kendimi! Uçurtma! Vay be! Çiçekler! Burası Mavi Lider. Güllerle görsel temas var . derece dönün . Güller! derece tamam. Dönüyoruz . Kenara çekil ufaklık. Geri tepebilir . Nektar. İşte buna "Nektar Toplar" denir . Polenleme görmüş müydün hiç? Hayır efendim . Buradan biraz polen alıp şuralara serpiyorum. Biraz da buraya. bir tutam da şuraya. Biraz sihir gibi . Bu inanılmaz. Peki niye yapıyoruz bunu? Polen gücü. Ne kadar polen o kadar çiçek o kadar balözü o kadar bal . Harika . Parlak bir sarılık görüyorum. Papatyalar olabilir . Ben de gördüm tamam . Durun. Çiçeklerden biri hareket ediyor . Tekrar et. Hareket eden bir çiçek mi rapor ediyorsun? Olumlu . O top içerdeydi! En güzeli bu. Nedir bu? Bilmiyorum ama bu renge bayılıyorum . Güzel kokuyor. Çiçek gibi değil ama hoşuma gitti . Evet tüylü . Kimyasal da . Dikkatli olun çocuklar. Biraz yapışkan . Arı Maya aşkına! Mankafa buraya gel çabuk! Eyvah! Çocuklar! Bu hiç iyi değil . Olumlu . Ucuz kurtulduk . Canım yanacak . Ana kuzusu . Pozisyonunu kaybettin çaylak! Füze gibi geri yollayacağım sana! Yardım edin! Galiba bunlar çiçek değil . Ona söyleyelim mi? Bence biliyor . Bu da nesi? Maç sayısı! Toparlanmaya başlasan iyi olur tatlım çünkü birazdan kafana yiyeceksin! İmdat! KLİMA KONTROL. İğrenç . Arabada arı var! Bir şey yap! Direksiyondayım! Merhaba Arı. Arkaya geldi! Beni sokacak şimdi! Kimse kıpırdamasın! Kıpırdamazsanız hiçbirimizi sokmaz. Kıpırdamayın! Göz kırptı! Sprey sık ona! Ne yapıyorsun? Vay. Dışarıdaki gerginlik katsayısı inanılmaz . Eve dönmeliyim . Yağmurda uçamam . Yağmurda uçamam . Yağmurda uçamam . İmdat! İmdat! Arı düşüyor! Ken pencereyi kapatır mısın? Yeni hazırladığım özgeçmişime bak. Katlanabilir bir broşür seklinde . Gördün mü? Katlanıyor . Oh hayır gene insanlar. Yeter artık ama . Bu da ne böyle? Bu kez olacak. Bu kez. Bu kez. Bu kez! Perde! Şeytani bir şey bu . Harika oldu. Tüm özel yeteneklerim. hatta en sevdiğim on film bile var . İlki hangisi? "Yıldız Savaşları mı"? Hayır Ben sevmiyorum öyle. filmleri . Konuşmamıza neden izin verilmediği belli. Delirmiş bunlar . İş görüşmesine gittiğimde şaşırıyorlar. Söylediklerime inanamıyorlar . İşte güneş orada. Belki oradan çıkabilirim . Güneşin üstünde yazıyor muydu? Küresel ısınmayı ben tahmin etmiştim . Sıcaklığı hissediyordum ama önceleri benim ateşim sandım . Hey! Dur! Arı! Geri çekilin. Kışlık bot bunlar . Dur! Öldürme onu! Arılara alerjim var. Bu arı beni öldürebilir! Onun hayatı neden seninkinden değersiz olsun? Onun hayatı niye benimkinden değersiz? Söyleyeceğin bu mu? Her hayatın bir anlamı var. Onun neler hissedebileceğini bilmiyorsun . Broşürüm! Haydi bakalım ufaklık . Korktuğumu sanmayın. Alerjim var . Özgeçmişine bunu da yaz . Yüzüm balon gibi şişebilirdi . Bunu da "özel yeteneklerine" eklersin . Birini bir yumrukta indirmek de özel bir yetenek . Hoşça kal Vanessa. Teşekkürler . Vanessa haftaya yoğurt yemeye? Tabii Ken. Nasıl istersen . Üzerine keçiboynuzu koyabilirsin. Güle güle . Kalorisi daha azmış. Güle güle . Bir şey söylemeliyim . Hayatımı kurtardı. Bir şey söylemeliyim . Haydi bakalım . ARIGE DİYET TON. Olmaz . Ne diyeceğim? Başım belaya girebilir . Arı yasası. Bir insanla konuşamazsın . Bunu yaptığıma inanamıyorum . Yapmalıyım . Yapamam. Haydi ama! Yapamam. Haydi ama! Yap şunu. Yapamam . Lafa nasıl gireceğim? "Jazz sever misin?" İyi fikir değil . İşte geliyor! Konuşsana salak! Merhaba! Affedersin . Konuşuyorsun. Biliyorum . Konuşuyorsun! Çok özür dilerim . Önemli değil. Rüya görüyorum. ama yatağa gittiğimi hatırlamıyorum . Eminim bu biraz sinir bozucudur . Benim için sürpriz oldu. Yani sen bir arısın! Ben bir arıyım. Aslında bunu yapmamalıydım ama. beni öldürmeye çalıştılar . Sen olmasaydın. Sana teşekkür etmeliydim. Ben böyle yetiştirildim . Bu biraz garip oldu . Bir arıyla konuşuyorum. Evet . Bir arıyla konuşuyorum. Ve bir arı benimle konuşuyor! Minnettar olduğumu söylemek istedim. Gideyim artık . Bekle! Bunu yapmayı nerede öğrendin? Neyi? Konuşma olayını . Senin öğrendiğin gibi. "Anne. Baba. Bal" Öyle başladım . Bu gerçekten komik. Evet . Evet. Arılar komiktir. Gülmüyorsak ağlarız böyle başa çıkıyoruz hayatla . Neyse . Acaba. bir şey içer miydin? Ne gibi? Bilmem. Belki Kahve? Sana zahmet vermek istemem . Ne zahmeti canım. İki dakikamı alır . Alt tarafı kahve. Zahmet olmasın . Saçmalama lütfen! Aslında bir fincan alırım . Romlu kek de ister misin? Almasam. Bir parça al . Yok almayayım. Haydi ama! Birkaç mikrogram vermeye çalışıyorum da . Nerede? Çizgiler şişman gösteriyor . Harika görünüyorsun! Modadan anlıyor musun emin değilim . Sen iyi misin? Hayır . Kravatını takside bağlayıp uçarak gitmiş Manhattan'a . Sonunda oraya varmış . Kilisenin merdivenlerini koşarak çıkmış. Düğün başlamış bile . Sonra da demiş ki "Mısır mı?" Ben de "Mısırlı" dedin sanmıştım . "Bir mısırla neden evleneyim ki?". Arı fıkrası mı bu? Biz arılara ait bir tarz bu . Evet farklı . Peki ne yapacaksın Barry? İş konusunda mı? Bilmiyorum . Kovandaki görevimi yapmak istiyorum ama onların istediği şekilde değil . Ne hissettiğini anlıyorum . Öyle mi? Elbette . Ailem avukat ya da doktor olmamı istiyordu. Ben çiçekçi olmak istedim . Sahi mi? Benim bütün hayatım çiçekler . Yeni kraliçemiz de aynı slogan sayesinde seçildi . Neyse şuraya bakarsan. benim kovanım tam şurada. Görüyor musun? Sen Central Park'ta yaşıyorsun! Evet! Kaplumbağa Köprüsü'nün yanında! Biliyorum orayı. Orada ayağıma taktığım yüzüğümü kaybetmiştim . Neden kızlar ayağına yüzük takar? Niye takmasınlar? Dizine şapka takmak gibi bir şey bu. Bunu bir denemeliyim . İyi misiniz bayan? Evet. İyiyim . Öyle iki kahve birden içeyim dedim! Her neyse bu harika oldu. Kahve için teşekkür ederim . Önemli değil . Özür dilerim bitiremedim. Bitirseydim ömür boyu uyuyamazdım . Sen ee. Bir parça yanıma alabilir miyim? Tabii! Haydi bir kırıntı al . Teşekkürler! Bir şey değil . Pekâlâ o zaman ee sanırım görüşürüz . Ya da görüşmeyiz . Tamam Barry . Ve tekrar çok teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın . Hiç önemi yok . Önemsiz değildi ama Her neyse. DENEY SÜRECİ DEVAM EDİYOR. KASIRGADAN KURTULMA DENEYİ. Bu işe yaramayacak . Hazır. Deneyebiliriz . Pekâlâ Dave paraşütü çek . İnanılmazmış. İnanılmazdı! Hayatımın en korkunç en mutlu günüydü . İnsanlarla olduğuna inanamıyorum! Korkunç dev insanlar! Nasıllardı? Büyük ve deli. Deli gibi konuşuyorlar . Deli gibi yiyorlar. Deli gibi kullanıyorlar . Öldürmeye çalıştılar mı seni? Bazıları evet ama bazıları değil . Nasıl döndün? Kanişe bindim . Gittin ve buna sevindim. Ne görmek istiyorsan gördün. ve çok istediğin "tecrübeyi" yaşadın. Artık işini seçip normal olabilirsin . Ama Ama? Biriyle tanıştım . Biriyle mi tanıştın? Arıgillerden mi peki? Eşek arısı mı? Annenler seni öldürür! Hayır . Örümcek mi? Örümceklerden hoşlanmıyorum . Biliyorum seksiler sekiz bacakları var . Ama yüzleri çok çirkin . Kim peki? O bir ee insan . Hayır hayır. Arı yasası bu. Bunu da çiğnemiş olamazsın . Adı Vanessa. Tanrım . O kadar güzel ki. Üstelik çiçekçi! Olamaz! Çiçekçi bir insanla çıkıyorsun! Çıkmıyoruz . Kovandan dışarı uçuyorsun. Ellerinde tazyikli hortumlar maytaplarla. evlerimize saldıran insanlarla konuşuyorsun. Dinamitten farkı yok! Hayatımı kurtardı! Üstelik beni anlıyor . Bu iş bitecek! Ye şunu . Bu iş bitmeyecek! Neydi bu? Buna kırıntı diyorlar. Bu ne güzeller güzeli bir şey! Üstelik bu yedikleri değil. Yediklerinden yere dökülenler! Cinnabon ne biliyor musun? Hayır . Ekmeği tarçını şekeri alıyorlar. Üçünü birden iyice. Otur şuraya! ısıtıyorlar! Beni iyi dinle! Biz onlar değiliz! Biz biziz. Biz ve onlar! Evet ama arzu dolu bu kalbi kimse görmeyecek mi? Arzulamak yok. Bırak arzulamayı . Artık biraz arı gibi düşün dostum. Arı gibi düşün! Arı gibi düşün. Arı gibi düşün . Arı gibi düşün! Arı gibi düşün! Arı gibi düşün! İşte orada havuza girmiş . Senin sorunun ne biliyor musun? Arı gibi düşünmeye mi başlamalıyım? Daha ne kadar devam edecek bu? Üç gün oldu! Niye hala çalışmıyorsun? Hayatımla ilgili almam gereken önemli kararlar var . Ne hayatı? Bir hayatın yok ki! İşin yok. Sadece bir arısın işte! Biraz bal yapsan ölür müsün? Barry çık havuzdan. Baban seninle konuşuyor . Martin konuş onunla . Barry seninle konuşuyorum! Geliyor musun? Her şeyi aldın mı? Her şey hazır! Sen önden git. Ben yetişirim . Çok geç kalma . Bak şimdi! Vanessa! Hala buradayız. Sana ona bağırma demiştim . Bağırdığın zaman cevap vermiyor sana! Sen niye bağırıyorsun? Çünkü dinlemiyorsun . Bunu dinlemeyeceğim . Çıkmalıyım . Nereye gidiyorsun? Arkadaşımla buluşacağım . Bir kızla mı? Bu yüzden mi karar veremiyorsun? Görüşürüz . Umarım kız Arıgillerdendir . VANESSA'NIN ÇİÇEKÇİSİ. Her yıl Pasadena'da çiçeklerle dolu bir geçit töreni mi yapıyorlar? Güller Turnuvası'nda olmak her çiçekçinin hayalidir! Arabanın üstündesin. Her yer çiçek dolu. İnsanlar seni alkışlıyor . Bir turnuva. Güller spor müsabakalarına katılabiliyor mu? Hayır. Pekâlâ sıra bende. Nasıl oluyor da her yere uçamıyorsun? Yorucu oluyor. Sen niye her yere koşmuyorsun? Daha hızlı değil mi? Tamam anladım. Sıra sende . Video. Televizyonda o an ne varsa kaydediyor mu? Bu çılgınlık! Sizde onlardan yok mu? Bizde Osteo var ama bir hastalık bu. Hem de korkunç bir hastalık . Olamaz . Aptal arılar! Eminim sokmak istiyorsundur böyle salakları . Aslında sokmamaya çalışıyoruz. Bizim için çok tehlikeli . Yani sürekli sinirlerine hakim olmalısın . Hem de çok. Duvarları tekmeler yürüyüşe çıkar. sinirle bir mektup yazıp çöpe atarsın. Duygularını bastırıyorsun işte . Öfke kıskançlık şehvet . Aman Tanrım! İyi misin sen? Evet . Derdin ne senin? Ama böcek o . Kimseyi rahatsız etmiyor. Çek git buradan gerizekalı! Neydi o? Mizah dergisi falan mı? Evet. Nereden anladın? On sayfalık falan bir şeydi. sayfaya kadar dayanabiliyoruz . Bu işin matematiğini çözmüşsün . Mecburen. Kuzenimi Vogue öldürmüştü. Hiç şaşmam . Gölgelerin Gücü Adına! Bu da ne böyle? BAL. Bu nereden çıktı? Tatlı arı. Altın Çiçek . Ray Liotta Özel Koleksiyonu mu? Şu aktör değil mi bu? Hiç duymadım . Bu niye burada? İnsanlar için. Yiyelim diye . Yeterince yemeğiniz yok mu? Şey var. Nereden buldunuz peki? Arılar yapıyor. Kimin yaptığını biliyorum! Ve yapması da çok zordur! Isıtmak soğutmak ve karıştırmak gerek. Bir de Krelman denen şey var! Organik bu. Bizim organımız! Alt tarafı bal Barry . Alt tarafı ne? Arılar bunu bilmiyor ama! Bunun adı hırsızlık! Evlerimizi okullarımızı hastanelerimizi alıyorsunuz! % İNDİRİM. İndirimde mi? Bunun hesabını soracağım! Hepsini soracağım! Hector . Bitti mi işin? Bitiyor . Buralarda. Hissediyorum . Eve gidebilirim artık . Şu güzel balı da açık bırakayım hazır kimse de yok . Yakalandın paketçi çocuk! Bir şey duyduğumu biliyordum. Demek konuşabiliyorsun! Evet konuşabiliyorum. Şimdi de sen konuş bakalım! Nereden getiriyorsunuz bu malları? Malları satan kim? Anlamıyorum. Dost değil miyiz? Yapmak isteyeceğimiz en son şey siz arıları kızdırmak! Çok geç kaldın! Bizim oldu artık! Siz bayım yanlış adama kılıç çektiniz! Siz de dostum iguanam Ignacio'ya öğle yemeği olacaksınız . Ballar nereden geliyor? Nereden dedim! Bal Çiftliği! Bal Çiftliği'nden geliyor! Bal ÇİFTLİĞİ. Seni manyak adam! Neler oldu burada? Şu suratlarına bak. Kamyon çarpmış gibiler. Ve şimdi de. bilinmezliğe sürükleniyorlar! Hareket etme . Sen ölü değil misin? Ölüye benziyor muyum? Hareket edeni temizliyorlar. Nereye gidiyorsun? Bal Çiftliğine. Çok büyük bir iş peşindeyim . Ben Alaska'ya gidiyorum. Geyik kanı manyak bir şey. Feci kafa yapıyor! Tacoma'ya gidiyorum . Ya sen nereye? O gerçekten ölü . Anladım . Eyvah! Nedir bu? Hayır! Silecekler! Üç bıçaklı! Üç bıçaklı mı? Atla haydi! Tek şansın var arı! Niye her şeyiniz bu kadar temiz olmak zorunda? Daha ne görmeniz gerekiyor? Gözünüzü açın! Kafanızı da çıkarın! Ben Washington Ulusal Radyo Haberleri'nden Carl Kasell . Böcek öldürmeye son verin artık! Arı! Geyik kanı manyağı! Bir ses duydun mu? Ne gibi? Minik çığlıklar gibi . Radyoyu kapat . Nasıl gidiyor arı çocuk? İyidir Geyik . Ve göz alabildiğince yan yana dizilmiş bal kavanozları duruyordu . Vay be! Bu kamyon nereye gidiyorsa balları oradan alıyor olmalılar . O ballar bize ait . Arılar omuz omuza. Öyleyiz . Kovanda birbirimize yakınız . Biz değiliz adamım. Biz tek takılırız. Her sivrisinek ayrı takılır . Ya başınız belaya girerse? Sivrisineksen sen belasındır . Kimse bizi sevmez. Vurmayı bilirler sadece. Bizi görünce Vur vur! En azından dışarıdasınız. Bir sürü kızla tanışıyorsunuzdur . Bizim kızların gözü yüksektedir. Güvelerle yusufçuklarla takılırlar . Sivrisinek kızları bize yüz vermez . Şaka yapıyorsunuz! KAN BANKASI. Geyikkan binayı terk ediyor! Görüşürüz arı! Selam millet! Geyikkan! Sizi burada ebeleyeceğimi biliyordum. Kamış getirdiniz mi yanınızda? Bal ÇİFTLİĞİ. Sonra kavanozlara doldurup etiket yapıştırıyoruz. Çok karlı bir iş . Burası da ne böyle? Bu arıların susam kadar beyni yok . Beyinsiz bunlar! Beyinsiz . Yeni körüğe bak. Çok güzel . Thomas modeli! Körük mü? Dakikada üfleme yarı otomatik. İki kat nikotin ve katran . Bir iki nefeste indiriyor bunları yere . Onlar yapar balları biz toplarız paraları . "Onlar yapar balları biz toplarız paraları" mı? Olamaz! Burada neler oluyor? Siz iyi misiniz? Evet. Fazla uzun sürmüyor . Sahte bir kovanda olduğunuzun farkında mısınız? Kraliçemiz buraya taşındı. Başka çaremiz yoktu . Kraliçeniz mi? Kadın kılığına girmiş bir erkek bu! Arıbeyi bu! Bu da nesi? Oh hayır . Yüzlerce kovan var burada! Arı balı . Bizim balımız yüzsüzce bir dalavereyle elimizden alınıyor! Ayıların bize yaptıklarından bile daha kötü. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız . Ah Barry . İnsanların balımızı mı alıyor? Bu sadece bir söylenti . Bunlar söylentiye benziyor mu? Komplo teorisi bunlar. Bu resimler de montaj . Bütün bunları nereden biliyorsun sen? İnsanlarla konuşuyor . Ne? İnsanlar mı? İnsan bir kız arkadaşı var. Üstelik öpüşüyorlar! Öpüşmek mi? Öpüşmüyoruz . İstiyorsun ama. Kimden yanasın sen? Arılardan! San Antonio'da bir cırcırböceğiyle çıkmıştım. O bacaklar beni uyutmadı . Barry hayatın adına yapmak istediğin bu mu? Hepimizin adına yapmak istiyorum. Kimse arılar kadar çok çalışmıyor! Baba bazen o kadar çalışmış oluyordun ki. ellerin kendi kendine karıştırıyordu durduramıyordun . Hatırlıyorum . Balımızı almaya ne hakları var? Yılda iki kapla yaşamaya çalışıyoruz. Onlar balı dudak kremine bile koyuyor! Haklı bile olsan bir arı ne yapabilir? Onları en acıyacak yerlerinden sokacağım . Suratlarından! Gözleri! Çok can yakar. Hayır . Burundan mı? Ölürler acıdan . İnsanları sokabileceğimiz tek yerleri var. Onlar için önemli olan tek bir yer . "Kovan'da Olan" Her gün saat 'te bir saat boyunca kovandan haberler . Sakala hayır! Bob Yabanarı ile günün içinden . Bora Batıran'la hava durumu . Vızz Larva ile spor . Ve Jeanette Chung . İyi akşamlar. Ben Bob Yabanarı. Ve ben Jeanette Chung . Kovanşehir arılarından Barry Benson. insan ırkını ballarımızı çalmak suçundan mahkemeye vereceğini. balımızı yasadışı yollarla sattıklarını iddia etti! ARI LARRY KING. Yarın akşam Arı Larry King'de. Baltıgen yayınları tarafından çıkartılan. "Zarif Kadınlar" isimli kitap hakkında konuşacağız . Bu geceki konuğumuz Barry Benson . "Ben sıradan bir çocuğum başaramam." diye düşündün mü hiç? Arılar dünyayı değiştirmekten hiç korkmadı . Arıstoph Kolomb'a bakın. Arındıra Gandi'ye. Arı Terim'e . Geldiğim yerde insanları dava etmeyi düşünmezdik . Bizler daha çok çelik çomak ya da cirit oynardık . Kaç yaşındasın? Tüm arı halkı seni bu haklı davanda destekliyor. ki sanırım arılar için yüzyılın davası olacak bu . Biliyor musun insanların dünyasında da bir Larry King var . Çok kullanılan bir isim. Önümüzdeki hafta. Tıpkı sana benziyor ve onun da gömleğinde askılar arkasında renkli. Önümüzdeki hafta. Şişe dibi gözlükleri duymana rağmen konuktan yapılan altyazılar da aynı . Ayı Haftası gelecek hafta! Korkunçlar kıllılar ve haftaya canlı yayındalar .
submitted by throwmefaway to TurkeyJerky [link] [comments]

Vestel Klima Kullanma Kılavuzu

Vestel Klima Kullanma Kılavuzu
https://preview.redd.it/tjrad9mq0hw31.jpg?width=750&format=pjpg&auto=webp&s=f0fd869924eadd8e2c0a2fe893fbd25db316d56c
Saygıdeğer müşterimiz. Teknoloji ve doğa dostu olan Vestel ürününü tercih ettiğiniz için sizleri canı gönülden kutluyoruz. Sizlere beklediğinizin çok daha üstünde bir ürün sunmayı amaçlayan Vestel modern tesislerinde özen gösterilerek üretilen, titizlikle kalite kontrollerinden geçirilen Plazma İnverter WIFI 9 A Duvar Tipi Split Klimanız, gereken bakımını yaptırdığınız ve kullanımına özen gösterdiğiniz taktirde sizlere uzun yıllar verimli bir çalışma sağlayacaktır. Kullanım kılavuzu sizlere klimayı nasıl kullanacağınız konusunda yardımcı olur. Klimanızın en ileri teknolojik çözümleri içerisinde bulundurduğunu ve oldukça kolay bir kullanımının olduğunu göreceksiniz. Klimanızı kullandığınız süre boyunca memnun kalmanızı dileriz. Bu ürün, çevreye saygılı Vestel beyaz eşya AŞ tarafından doğa dostu olarak üretilmiştir.

Güvenlik İçerikli Önemli Bilgiler

Bu kılavuz, klimanızın güvenliği, ilk kullanımı, klimanızın bakımı ve temizliği ve kullanım amaçları ile alakalı önemli bilgiler içerir. Bu kullanım kılavuzunun her daim klimayla beraber saklanması gerekir. Ürünü başka birine devrettiğiniz taktirde klima kullanma kılavuzunu da vermeyi ihmal etmeyin. Klimayı kullanmaya başlamadan önce elektrik çarpması, yanık, yangın ya da yaralanma riskini en aza indirebilmek adına çok dikkatli bir şekilde okumalısınız. Uzun yıllar klimanızdan verim almak istiyorsanız klima temizliği, bakımı ve çalıştırılması konusunda hususlara mutlaka uyun. Klimanızın montajının kesinlikle Vestel yetkili servisi aracılığı ile yapılmasını sağlayın.

Klima Kurulumu İçin Güvenlik Uyarıları

ciddi yaralanmalara, ölümlere, mal kaybına neden olmaması için klima kesinlikle topraklama işleminden geçmelidir. Topraklama kablosu asla bir su borusuna, paratonere, bir gaz borusuna ya da telefon topraklama kablosuna bağlamayın. Montaj biter bitmez klimaya elektrik verin ve herhangi bir kaçak olup olmadığına emin olun. Bu işlemi yapmayı ihmal ederseniz, üründe hasar oluşmasına ve elektrik çarpmasına sebep olabilir. Montaj işlemi, montaj kuralları uygulanarak kesinlikle Vestel yetkili servisi tarafından yapılmalıdır. Montaj işlemini kendiniz yapmayı denemeyin. Böyle bir şey yapılması durumunda üründe hasar ya da yapan kişide yaralanma görülme ihtimali çok yüksektir. Klimanın kablo bağlantısı milli elektrik düzenlemeleri ilkesine uygun olarak işinde uzmanlaşan bir elektrikçi ile yapılmalıdır. Klima kalıcı şekilde sabit bir kablo donanımı ile bağlanmışsa ve 10 mA’’dan daha yüksek kaçak akıma sahipse sabit olan kabloya, çalışma akımı 30 MA’dan yüksek olmayan kaçak akım koruma rölesi bağlanmalıdır. Klimanız elektrik şebekesine uygun şekilde otomat ve gecikmeli olarak bağlanmalıdır. Klima montajı için yer seçimi yaparken asla sıvı ya da yanıcı maddelerin yer aldığı bir yeri seçmeyin. Böyle bir dikkatsizlik yaparsanız, sonuçları korkunç olabilecek bir yangına davetiye çıkarmış olursunuz. Klima kurulumundan sonra aşırı ses ya da titreşime maruz kalmamak adına klimanın tam olarak sabitlenmesini klimayı kuran yetkili personele hatırlatın. Dış ünite montajı yapılırken komşularınızı rahatsız etmeyecek bir yere montajlanmasını klima kurumunda görevli personelden rica edin. Klimada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise elektrik sigortasıdır. Montaj sonrası elektrik sigortasının sizin rahatlıkla ulaşacağınız bir yerde olması oldukça önem taşır. Bu sebeple bu konuya çok dikkat etmenizi öneririz. Klima sigortasına hızlı bir şekilde ulaşabilmeniz, olası bir sorunda elektriğini kesmenize yardımcı olur. Bu durum bir anda çıkan yangın, deprem ve buna benzer afetler için hayat kurtarıcı olabilir.
Klima sadece ürün üzerinde yer alan etiket baz alınarak çalıştırılmalı ve bağlanmalıdır. Klimanızı kullanmadan önce mutlak suretle şebeke gerilim değerinizin ürün etiketinde yer alan değer ile uyum sağlayıp sağlamadığını kontrol ettirin. Klima, kesinlikle sigorta vasıtası ile topraklı enerji hattına bağlanmalı; ve klima denenmek için çalıştırılmalıdır. Topraklama yaptırmadan kullandığınızda yaşanması olası olan ya da yaşanan hiçbir zarar, üretici hatasından kaynaklı olmamaktadır. Klimada ne sorunu yaşanırsa yaşansın tamiri için mutlaka yetkili servisten faydalanın. Klima tamirinde yetkili olmayan kişilerce yapılan tamir sebebi ile doğacak sorunlardan yetkili servisi sorumlu tutamazsınız. İç ünite montajı yapılırken yerden yükseklik oranının 1,8 metreden daha az olmamasına özen gösterin. Klima kullanımı sırasında iç ya da dış ünitelerde yer alan deliklere cisim ya da parmak sokmak çok sakıncalı sonuçlar doğurabilir. Dış ünitenin üzerine onu kapatacak bir madde koymamaya dikkat edin. Aynı şekilde önüne de herhangi bir madde koymayın. Hava akışını yönlendiren kanatların arasına kesinlikle bir cisim sokmayın. Böyle bir şey yaparsanız iç üniteye hasar vermekle birlikte yaralanma riskiniz de çok fazla olacaktır. Fan yüksek hızda döndüğü için de yaralanmalar meydana gelebilir. Yağmurlu ve gök gürültülü havalarda ya da ani elektrik kesilmelerinde klimanıza herhangi bir zarar gelmemesi için şarteli kapatarak klima güç bağlantısını kesmeyi ihmal etmeyin. Bunu ihmal edenler yangına veya elektrik çarpmasına maruz kalabilirler. Kyoto anlaşmasında da belirtildiği gibi klimalar, florlu sera gazlarını içerisinde barındırır. Klimadan çıkan havanın vücudunuza direkt olarak temas etmemesine çok dikkat edin. Bu durum, sağlığınızı olumsuz yönde etkileyecektir. Hayvan, insan ya da bitki fark etmeden klimadan çıkan soğuk ya da sıcak havaya direkt maruz kalmamalıdır. Hava yönünü insanlara direkt üflemeyecek şekilde ayarlamaya özen gösterin. Uzun süre klima soğuğuna maruz kalmak, sizlere hem sağlık açısından hem de fiziksel zarar verecektir. Klima çalışırken kapı ve camlar kapatılmalıdır. Bu yapılmadığında klimanın performansında düşüş yaşanacaktır. Klimayı uzun süre hava alamayan ortamlarda çok fazla kullanmayın. Klimayı ocak, fırın ve buna benzer aletlerle çalıştırırken ortamı arada da olsa havalandırmak ihmal edilmemelidir. Kapı ya da cam açıksa veya bulunulan ortamda nem çok yüksekse klima uzun süre çalışır durumda kalmamalıdır. Dış ünite haricindeki klima parçalarını, yağmur, güneş ve buna benzer açık hava ortamlarında bırakmayın. Klimalar, kapalı ortamlar için ev tipi olarak tasarlanmıştır. Klimayı sadece amacına uygun olarak kullanın. Ortamı ısıtma veya soğutma dışında hayvan, gıda, bitki ve buna benzer şeyleri korumak adına kesinlikle kullanmayın. Klima kullanın amacının dışına çıkarak kullanıldığında üründe hasar meydana gelebilir. Bununla beraber bu durum, ciddi sağlık sıkıntıları da yaşatabilir. En önemlisi ise kullanıcı kaynaklı bir sorun olması nedeni ile klima garantisi iptal edilir. Bu koşullarda oluşacak hasar ne boyutta olursa olsun kullanıcı tarafından karşılanacaktır. Klimanız sadece açıklanan kullanım amacı niteliğinde kullanılmalıdır. Elektrik devresine fazla yük yüklendiğinde bu durum ciddi zararlara neden olacaktır. Bunu göz önüne alarak klima çalışırken başka yüksek güç çeken cihaz çalıştırmamaya özen gösterin. Klima için çoklu prizleri ya da uzatma kablolarını tercih etmeyin. İhmal durumu hasara ve elektrik çarpmasına sebebiyet verebilir. Klima kullanımı 8 yaş üzeri çocuklar, kısıtlı zihinsel, fiziksel, duyusal veya bilgi ve deneyim konusunda yetersiz olan kişilerin kullanması için gözetim altında tutulmaları ya da klimayı güvenli olarak nasıl kullanacakları konusundaki talimatları ve klima kullanımına dikkat edilmediğinde yaşanabilecek tehlikeleri anlamaları gerekir. Çocuklar, klimayı oynanacak bir araç olarak görmemelidir. Eğer klima temizliği ya da bakımını yapıyorlarsa, bu işlem sırasında mutlaka yanında bu işten anlayan bir büyük bulunmalıdır. Özellikle klima iç ünitesi çocukların uzak durması gereke n bir parçadır. Ambalaj malzemeleri, boğulmaya sebebiyet verebilecek malzemelerdir. Bu sebeple malzemeleri çocukların ulaşacağı kadar rahat yerlere koymayın. Kullanmaya başlamadan klima işlevlerini dikkatle kontrol edip tüm işlevlerin doğru olduğuna emin olun. Klima sadece klima gövdesinde ya da klimada yer alan elektrik kablosunda herhangi bir hasara rastlanmadığı zaman kullanılmalıdır. Elektrik kablolarında belirli aralıklarla hasar kontrolü yapmayı ihmal etmeyin. Klima elektrik kablosunun üzerine eşya koymak ya da kabloyu çekerek zorlamak tehlikeye sebep olabilir. Elektrik kablosunda herhangi bir sıkıntı yaşandığı anda olası bir tehlikenin önlenebilmesi adına sadece üretici önerili yetkili servisten yardım alınmalıdır. Klimanız, çalışmasında anormal durumlar söz konusuysa, klima kablosunda hasar varsa, klimada yer alan elektrikli parçalar ciddi şekilde zarar görmüşse, klima suya düşme, sel baskınına maruz kalma gibi sorunlardan dolayı ıslanmış ve elektriksel parçalar su temasına maruz kalmışsa, klimadan daha önce duyulmayan bir ses, koku ya da duman gelirse kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu belirtilerden bir tanesini bile yaşarsanız, klima ile elektrik bağlantısını kesmeli; klimayı kapatmalı ve yetkili servisi ile kısa süre içerisinde irtibata geçmelisiniz. Aksi taktirde hasar gören bir klima ya da klima parçaları sonucunda ciddi yaralanmalar yaşanabilir. Üreticinin tavsiye etmediği aksesuarların klimada kullanımı hem klimanın bozulmasına hem de sizin ciddi şekilde zarar görmenize sebep olabilmektedir. Klimanın soğutucu gaz dolaşımının gerçekleştiği gaz devresine asla kesici ya da delici maddelerle yaklaşmayın. Boru uzantılarındaki üst yüzey kaplamalarının ve ısı değiştirici gaz kanallarının delinmesi sırasında püskürecek gaz, ciddi göz yaralanmaları ve cilt tahrişlerine sebep olmaktadır. Klimaya doğru soğutucu veya yanıcı gaz içerikli spreyler sıkmayın. Klimada meydana gelen herhangi bir soğutucu gaz kaçağı esnasında ortamı havalandırarak mümkün olan en kısa sürede yetkili servisle iletişime geçmeniz sizlerin yararına olacaktır. Klimanın yer aldığı ortamda yanıcı gaz kaçağı yaşanması durumunda klimayı ve gazı kapatın. Ortamın tam olarak havalandığına emin olmadan klimayı kesinlikle tekrar çalıştırmayın. Klima elektrik kablosunun veya klimanın yakınında ısıtıcı tarzında maddeler bulundurmayın. Isıtıcıdan yayılan ısı, klimada yer alan plastik parçaları eritebilir. Nemli ya da ıslak eller ile klimaya temas etmeyin. Eğer uzun süre evde olmayacaksanız ya da bir şekilde klimayı uzun süre kullanmayacaksanız, elektrik bağlantısını sigortadan kesmelisiniz. Enerji kesildikten sonra yeniden geldiği zaman klimanız en son hangi modda çalışıyorsa o modda çalışmaya başlayacaktır. Olası bir elektrik kesintisi esnasında evden çıkacaksak, klima otomatının kapalı hale getirilmesi gerekir. Klima deliklerine bir şey sokmak ya da düşürmek cihaza zarar verir. Bu konuya çok dikkat edin.
Aşağıdaki durumlar için klimanın sigortasının attırıldığından ve klimanın kapalı hale geldiğinden emin olun
Temizlik ve bakım yapılmadan önce
Kurulum işlemi yapılmadan önce
Tamir edilmeden önce
Klimadan boşalan suyu kesinlikle içme suyu olarak kullanmayın. Bu şekilde davrandığınızda ciddi problemler yaşamanız olağandır. Klimayı montajladıktan sonra yer değişimine karar verirseniz bunu asla kendiniz yapmayın. Böyle bir durumda yetkili servis ile görüşmeniz en doğrusudur.
Bakım Ve Temizlik Yapılırken Dikkate Alınması Gereken Güvenlik Bilgileri
Klima temizliği için aşındırıcı ya da sıvı deterjanlardan faydalanmayın ve üzerine sıvı herhangi bir şey sıçratmayın. Böyle bir durumun yaşanması halinde plastik parçalar zarar görebilir. Bunun dışında elektrik çarpması gibi tehlikeli bir durum da yaşayabilirsiniz. Temizlemeye başlamadan önce herhangi bir zararı engellemek amaçlı klimayı kapatıp şarteli indirin. Yangının ve kısa devrelerin meydana gelmemesi adına iç üniteyi mutlaka kuru tutun. Bakım ve temizlik bölümünde anlatılan hususlara uyarak klimanızı dikkatle temizleyin ve bakımını yapın. Benzin, tiner ve buna benzer hiçbir maddeyi kullanmayın. Aynı şekilde kimyasal maddeleri de klimaya yaklaştırmayın. Hava filtresini takmadan önce filtrenin tam olarak kuruduğuna emin olun. Filtre takılmadan klimayı kesinlikle çalıştırmayın. Bu durum klimada arızaya sebep olacaktır.
Nakliye Ve Taşıma Esnasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Klimanın nakliyesi ve taşınması sırasında, özellikle iç ünite taşınırken OK yönüne dikkat edilmelidir. Dış üniteyi dik olarak taşıyıp yine beklettiğiniz yerde dik şekilde bulundurun. Dış ve iç ünite kutularının üzerine baskı yapma ihtimali olan hiçbir şey koyulmamalı ve kutulara kesinlikle basılmamalıdır. Klima montajı bina çıkışlarına, merdivenlerine ve koridorlarına yapılmamalıdır. Klimanın denendiği durağan basıncın 100 KPa olduğu bilinmektedir. Klimanın elektrik bağlantısı esnasında kullanılması gereken sigorta 18.000 ve 24000 btu için C tipi 20A’, 9.000 ve 12.000 btu için C tipi 16A’dır. Klima montajı yapılacak mekanın elektrik tesisatı kablo çapının istenen kesitte olmasına özen gösterilmelidir. Klimanızda yalnızca dış ünite bina dışı kullanımı için uygundur.
Klima Montajı İçin Konum Seçilmesi
İç ünite
Klima yakınında ısı ya da buhar kaynakları yer almamalıdır. Montajın konumunda hava dolaşımına engel olacak bir sorun olmamalıdır. Klimada hava dolaşımı iyi olmalıdır. Klimada tahliye yapımı kolay olmalıdır. Klima montajı kapı girişine yakın yapılmamalıdır. Klima ile tavan, duvar, dekorasyon ve diğer engeller arasında yeterli mesafe bulunmalıdır. Montaj konumu tavandan yaklaşık olarak 30 cm aşağıda yer almalıdır.
Dış Ünitede
Dış üniteyi yağmur ya da güneş ışınlarından koruyan bir tente varsa kondenserin ısı dağıtımına engel olmadığından emin olun.
Piller
Pilleri direkt olarak ateş, güneş ışığı ve bunun gibi etkenlere maruz bırakmamalısınız. Daha önceden kullandığınız pil ve yeni pil bir arada kullanılmamalıdır. Bitmiş pillerinizi kılavuzda yer alan pillerin takılması bölümünde anlatılan şekil ve tipteki pillerle değiştirin. Şarj edilebilir pillerden uzak durun. Pillerin aktığını fark etmeniz durumunda uzaktan kumandayı kesinlikle kullanmayın. Kumandada göreceğiniz 2478 simgesi pillerinizin bittiğine işarettir. Bu simge karşınıza çıktığında pilleri değiştirmeniz gerekir. İki adet kalem pil V AAA
tip 1,5 kullanın. Uzaktan kumanda pil kapağı ok yönünde açılmalıdır. Pilleri doğru yönde taktığınıza emin olarak yuvalarına dikkatli bir şekilde yerleştirdikten sonra kapağı kapatın.
Sorumluluk sınırlaması
Bu kılavuzda bulunan tüm teknik bilgiler, kullanım talimatları, klima bakımı, klima çalıştırılması ve klimanızla alakalı son bilgileri içermektedir. Üretimi yapan firma, üretici firma tarafından onaylanmayan yedek parçaların kullanılması, cihaz üzerinde izin
verilmeyen değişiklikler yapılması, cihazın kullanım amacının dışında kullanılması, kullanım kılavuzundaki talimatlara uyulmaması ve yetkili olmayan onarım işlemlerinin sebep olacağı herhangi bir hasardan ya da olası bir yaralanmadan kesinlikle sorumluluk kabul etmemektedir. Klima montajının yapılacağı mekanda bulunan elektrik tesisatının uygun olup olmaması tüketici sorumluluğunda olan bir konudur.
Teknik Değerler
Mevsimsel verim değerleri EN 14825 standardı esas alınarak belirlenmiştir.
Anma değerleri TS EN 14511 standardındaki T1 iklim koşulları dikkate alınarak belirlenmiştir. Dış ve iç ortam sıcaklıklarının, belirlenen sıcaklık değerleri dışında bir değerde olması durumunda ısıtma ve soğutma kapasitelerinde değişiklik yaşanacaktır.
Ürünün yanında verilen dokümanlarda ya da ürün etiketinde yazılı olan değerler, ilgili standartlar esas alınarak laboratuvar ortamında elde edilmiştir. Bu değerler, ürünün kullanımına ve dış/iç ortam şartları doğrultusunda değişiklik gösterebilir.
Klimadaki teknik özellikler ya da kılavuz haber verilmeksizin değiştirilebilir.
Bu ürün Elektronik Eşyaların Kontrolü ve atık elektrik yönetmeliğine uygundur.
Bu ürün 2006/95/AT (Alçak Gerilim (LVD) yönetmeliği) ve 2004/108/AT (Elektromanyetik Uyumluluk Yönetmeliği) sayılı Avrupa CE Direktiflerine uygundur.
Kumanda Saatini Ayarlama
Klimanızda sizin isteğinize uygun şekilde otomatik olarak kapatıp açabilmek için kullanabileceğiniz bir saat yer almaktadır. Klima kumandasının pilleri değiştiğinde veya klima yeni alındığında saati ayarlamanız gerekmektedir. Saat ayarını ilk kez yapıyorsanız önce pilleri yerleştirin. Üst ve alt ayar düğmelerini kullanarak saati dikkatli bir şekilde ayarlayın. Piller takıldıktan sonra 5 saniye içerisinde ayarlama işlemine başlamanız gerektiğini sakın unutmayın. Ayarı yapmakta geç kaldığınız taktirde saat 0 olarak ayarlanacaktır. Saat ayarını yapmayı tamamladıktan sonra farklı bir düğmeye basmanıza gerek kalmayacaktır. Yapmış olduğunuz ayar otomatik olarak kaydedilir. 3856 düğmesine her basıldığında zaman 1 dakika ileri gidecek; 3866 düğmesine her bastığınızda ise tam tersi olarak zaman 1 dakika geri gidecektir. Düğmelere basılı tutulması durumunda zamanın çok hızlı azaldığını ya da arttığını göreceksiniz. Olası bir saati tekrar ayarlama durumu olursa bunu saat düğmesine basarak yapabilirsiniz.
Uzaktan Kumanda Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Klima uzaktan kumanda ile çok daha verimli ve çok daha etkin kullanılabilir. Fakat bunun için bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz.
Uzaktan kumanda direkt olarak klimadaki sinyal alıcıya doğru tutulmalıdır. Kumandanın işlemesi için sinyal alıcıya olan uzaklığının en fazla 6m olması gerekmektedir.
Uzaktan kumandayı kullanırken alıcı ve kumanda arasında hiçbir engelin olmaması gerekir.
Uzaktan kumanda çok hassas bir parçadır. Bu nedenle kumandayı kesinlikle atmamalı veya düşürmemelisiniz. Ayrıca kumandayı her türlü sert darbeden korumaya özen göstermelisiniz.
Kumanda düğmelerine basıldığında Pink sesi alamıyorsanız kumanda ile klima arasında iletişim sağlanamıyor demektir. Böyle bir durumda klimaya biraz daha yaklaşarak ve kumandayı dik konumda tuttuğunuza emin olarak yeniden deneyin. Sinyal sesinin açık olduğuna emin olun.
Kumandayı ısı yayan herhangi bir cihaza yakın olacak şekilde ve güneş ışınlarının direkt olarak temas ettikleri yerlere kesinlikle koymayın.
Klimanın Uzaktan Kumandasız Çalıştırılması
Uzaktan kumanda bir sebebe bağlı olarak kullanılamaz hale gelir ya da kaybolursa, klimanızı iç üniteden çalıştırmanız mümkündür. Bu işlem için:
İç ünite ön kapağını sağ ve sol alt kısımlarından tutup çekerek yukarıya doğru kaldırın
Klimanızın sağında yer alan düğmeye basarak çalışmasını sağlayın. Klimanın çalışmaya başladığını yanan göstergeden anlayabilirsiniz. Gösterge yandıktan sonra oda sıcaklığına en uygun moda otomatikman kendini ayarlayarak çalışmaya başlayacaktır. Klimayı kapatmak için yine açma kapama düğmesini kullanın
Bu düğmeyle açtığınızda klima otomatik modda çalışacaktır.
Klimanızı çok daha kolay ve etkin bir şekilde kullanmanız için gereken bütün işlevler uzaktan kumandanızda bulunur. Bütün işlevleri kumandada yer alan düğmelerle yönetebilir; kumanda ekranında yapılan tüm değişiklikleri anlık olarak görebilirsiniz.
Hızlı Kullanım Ve İlk Çalıştırma
İlk olarak klima sigortasının açık olup olmadığına bakarak sigorta kapalı ise açmalısınız. Klima yetkili servis tarafından kullanıma hazır hale getirildikten sonra kumanda üzerinde yer alan 4248 düğmesine basın ve klimanızı çalıştırın. Klimada en çok kullanılacak olan derece değiştirme, ısıtma, soğutma gibi işlevleri kolay ve hızlı erişim adına göstergelerin bulunduğu bölümün hemen altında yer alır. Klimayı burada bulunan düğmelerden kapatıp açabilir, sıcaklığı düşürüp yükselterek ya da çalışma şeklinde değişiklik yaparak istediğiniz gibi klimaya komut verebilirsiniz. 4333 düğmesi, klimanın açma kapatma düğmesidir. Bu düğme ile klima açma kapatma işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. 4346 düğmesi, klimanızı soğutma moduna geçiren düğmedir. Bu düğmeyi özellikle sıcak yaz günleri için sıklıkla kullanacaksınız. 4361 ve 4358 düğmeleri sizlere arzu ettiğiniz sıcaklığı ayarlamanızı sağlayan düğmelerdir. 4374 düğmesi ile klimanız ısıtma moduna geçer. 4386 ve 4383 düğmeleri yine istediğiniz sıcaklığı seçmenizi sağlar. Kumanda kapalıyken 4400 düğmesini hiç kullanmadan direkt olarak 4408 ya da 4405 düğmeleri ile klimayı bu modlarda çalıştırmanız mümkündür.
Klimanın Kullanılabileceği Çalışma Sıcaklık Aralıkları
dış ortam dış ünitede, Soğutma +10 / +46 ºC, ısıtma -15 / +24 ºC’dir. İç ortam iç ünite de ise soğutma +16 / +30 ºC, ısıtma ise +18 / +30C olarak görülmektedir. Dış ortam sıcaklığı olması gerekenden yüksek ise klimanız soğutma modunda istenen verimi vermeyebilir. Yine dış ortam sıcaklığı olması gerekenden düşükse klima ısıtma modunda beklenen performansı göstermeyecektir. İç ortamda çok fazla nem olduğu taktirde iç hava çıkış ağzı nemlenme ihtimali vardır. Yüksek nem hakimken klimanın uzun süreli kullanılması halinde su yoğuşarak iç ünite yüzeyine damlayabilmektedir.
Klima İşlevleri
Klima işlevleri ürün özellikleri bazında farklılık gösterir. Bu nedenle aşağıda gösterilen işlevler klimada yer almıyorsa kullanılmayacaktır. Klimanızın rahatlıkla kullanılabilmesi için uzaktan kumanda yardımı alarak rahatça yönlendirebileceğiniz işlevler yer almaktadır. Bu işlevler sayesinde daha hoş ve daha keyifli bir hayat elde edeceksiniz. İşlevler şu şekildedir.
4632 soğutma işlevidir. Klima soğutma modundayken ortam sıcaklığı konfor ihtiyacına uygun olarak 18–30ºC, arasında ayarlamanız mümkündür.
4653 ise ısıtma işlevidir. Bu işlevde ise ısıtma modunda ortam sıcaklığı baz alınarak 16– sıcaklıkları arasında ayarlanabilmektedir.
4674 eko işlevidir. Bu işlev soğutma ve ısıtma modlarında enerji düşüşünü sağlar. Kumanda aracılığı ile ayarlanabilen sıcaklık değerleri, konforlu bir ortam için en uygun aralık ile sınırlandırılacaktır.
4705 otomatik moddur. Bu işlev sayesinde klima, ortam şartlarını baz alarak çalışma şeklini otomatikman kendisi belirleyecektir. Sıcaklığın durumuna göre soğutma, ısıtma ya da nem alma yapar.
4732 yatay kanat yönlendirme işlevidir. Bu işlev sayesinde yatay kanat düğmesi ile klimanın iç üniteden üflediği hava yönünü düşey şekilde yönlendirilebilir.
4754 fan işlevidir. Bu işlev oda sıcaklığında herhangi bir değişiklik yapmadan havayı oda içinde dolaştırır.
4768 nem alma işlevidir. ortamı çok fazla soğutmadan havadaki nem seviyesini düşürerek ortamı 18-30 derece arasında istediğiniz sıcaklıkta tutar.
4795 turbo işlevidir. Bu işlevle yarım saat içerisinde maximum olan en yüksek ısıtma ya da soğutma elde edebilmeniz mümkündür.
4819 uyku modu işlevi olarak bilinmektedir. Uyuduğunuzda odanın gerekenden fazla ısınması y da soğuması bu işlev sayesinde engellenir.
4849 düşey kanat yönlendirme işlevidir. Bu işlev ile düşey kanat konumları istenilen şekilde ayarlanır ve havanın ortamdaki dolaşımı yatay olarak yönlendirilebilir. 4870 kapat işlevidir. Bu işlev belirlediğiniz sürede bir geri sayım başlatacak süre bittiğinde klima kendisini otomatikman kapatacaktır.
4892 otomatik açma/kapatma işlevidir. Bu işlev ile önceden belirlediğiniz zaman dilimlerinde klimanızın açılıp kapanmasını ayarlayabilirsiniz.
4910 hisset işlevidir. Klima, kumandanızın yer aldığı ortamdaki sıcaklığı baz alacak şekilde çalışır.
4924 otomatik temizleme işlevidir. Klimanızı soğutma modunda kapattığınız andan itibaren iç ünite eşanjörünü otomatik olarak kurutur. Bu sayede nemin sebep olduğu kötü kokudan kurtulmanız sağlanmış olur.
4952 iyonizer işlevidir. Yapılan araştırmalar sonucunda normale oranla çok daha fazla negatif yüklü iyon molekülü içeren havanın bizi daha enerjik ve daha canlı tuttuğu anlaşılmıştır. İyonizer, bu sebeple negatif iyon üretip ortamdaki havaya aktarır.
submitted by masalokucomtr to u/masalokucomtr [link] [comments]

8 Ağustos 2019 Perşembe Spor Haberleri

8 Ağustos 2019 Perşembe Beşiktaş Haberleri
Victor Ruiz Sivas maçında sahada
Abdullah Avcı dün 3 yıllık imza atan Victor Ruiz’i hemen takıma monte edecek.Önceki gün İstanbul'a gelen İspanyol stoper Victor Ruiz 3 yıllık resmi sözleşmeyi imzaladı.
Beşiktaş'tan yapılan açıklamada, "Önemli hizmetlerde bulunacağına inandığımız Victor Ruiz Torre'ye Beşiktaş ailesine hoş geldin der, başarılar dileriz" ifadesi kullanıldı. Alınan bilgilere göre Abdullah Avcı, Victor Ruiz'i hemen takıma monte edecek. Tecrübeli hoca, Vida'yla kısa sürede uyum sağlamasını istediği İspanyol stoperi, ligin ilk maçı olan Sivas karşılaşmasında ilk 11'de sahaya sürecek.
Burak Yılmaz'a Rumen alternatif
Burak Yılmaz’ın sakatlığı sonrasında forvet mevkisine transfer yapmak için çalışmalarını hızlandıran Beşiktaş, Romanya’nın Cluj takımında forma giyen George Tucudean’ı da değerlendirmeye aldı.
2020 yılına kadar Rumen ekibiyle sözleşmesi bulunan 28 yaşındaki santrfor için pazarlıkların başladığı öğrenildi. Transferi ise futbol direktörü Ali Naibi’nin yürüttüğü de gelen bilgiler arasında.
Beşiktaş'ta hedef Fernando Llorente
Burak Yılmaz’ın sakatlanmasından sonra elinde santrfor olarak sadece Umut Nayir kalan Beşiktaş; İngiltere, İspanya ve Fransa’dan golcü arayışına girdi. Siyah beyazlılar ilk olarak, Premier Lig ekibi Tottenham ile olan sözleşmesi sona eren ve şu an bonservisi elinde bulunan Llorente’nin menajerine teklif sundu.
BURAK Yılmaz’ın kamp döneminde sakatlanması Beşiktaş’ta hesapları alt üst ederken yönetim forvet transferi için çalışmalara başladı. Udinese ile oynanan hazırlık maçında ayak tarak kemiğinde çatlak oluşan Burak’ın 1 ay kadar sahalardan uzak kalması beklenirken Kartal’ın elinde santrfor olarak yalnızca Umut Nayir kaldı. Lige iyi bir başlangıç yapmak isteyen yönetim de Burak’ın yokluğunu doldurmak ve kadroyu da güçlendirme adına temaslara başladı. Asbaşkan Umut Güner yönetimindeki transfer komitesi İngiltere, İspanya ve Fransa’dan golcü arayışına girdi. Siyah beyazlıların gündemindeki isimse Fernando Llorente...
‘Sisteme uyanı alacağız’
Siyah beyazlıların iki sezon önce de talip olduğu ancak o dönem alamadığı 34 yaşındaki forvet için yönetim, Tottenham ile olan sözleşmesi biten İspanyol golcünün menajeriyle temasa geçti. Geçen sezon İngiliz ekibinde sadece 11 maçta ilk 11’de şans bulabilen 1.95’lik dev forvetin, hem Avrupa kupalarına katılan hem de düzenli forma giyebileceği bir takım istediği bu nedenle siyah beyazlıların şansının yüksek olduğu kaydedildi. Kulübün içinde bulunduğu ekonomik krize rağmen B planlarının bulunduğunu belirten Yönetici Ahmet Kavalcı hedeflerinin büyük olduğunu vurgulayarak “Şu anda scout ekibimizin uzun süredir izlediği 4 forveti yakın takibe aldık. Abdullah hocamızın sistemine uyan golcüyü kadromuza katacağız” dedi.
Ruiz'e bir Vida lazım
Victor Ruiz, fizik kapasitesi üst düzey olmayan, temiz müdahalelerle kesicilik özelliğini kullanan bir savunmacı. Valencia’da Adil Rami, Villarreal’de Gonzalez gibi sert stoperlerle sahada yer alan İspanyol oyuncunun Kartal’daki ideal partneri ise Domagoj Vida olacak.
Beşiktaş’ın Villarreal’den kadrosuna kattığı Victor Ruiz yetenekli ancak son dönemde düşüşte olan bir oyuncu. İspanya’nın en önemli futbolcu fabrikalarından Espanyol’un altyapısından yetişen Ruiz, o dönemki teknik direktör Mauricio Pocchettino tarafından A takıma terfi ettirildi.
Kariyeri boyunca önemli teknik adamlarla çalışan İspanyol stoper, Unai Emery ve Walter Mazzari gibi isimlerin futbol anlayışlarından hep bir şeyler öğrendi. Dörtlü savunmaya alışık olsa da Napoli’de Mazzari’nin üçlü savunmasında sol stoper olarak yer aldı. Valverde’nin başında olduğu dönem Valencia’da bir süre ön libero oynadı. Taktik şemaya çok önem veren bu isimlerle çalışmış olması, benzer bir anlayışa sahip Abdullah Avcı’nın isteklerine kolay uyum sağlayacağına işaret ediyor.
Cannavaro da var
İspanya genç milli takımlarında forma giyerken, ülke futbolunun gelecekteki önemli stoperlerinden biri olması beklenen Victor Ruiz’in sonrasında gelişiminin durduğu değerlendirmesi yapılıyor. Futbolcunun bireysel çalışma konusundaki eksikliğinin bunun temel nedeni olduğu belirtiliyor.
Victor Ruiz, fizik gücü üst düzey olmayan, temiz müdahalelerle kesicilik özelliğini kullanan ve çok agresif oynamayan bir savunma oyuncusu. Sol ayağı ve tekniğinin iyi olmasıyla geriden isabetli pas dağıtabiliyor. Kısa paslarda olduğu kadar uzun mesafeli paslarda da oyun kurmaya katkıda bulunabiliyor.
Oyunu iyi okuyan Victor Ruiz’in sertlik konusundaki eksikliği, fiziksel açıdan güçlü defans oyuncularıyla partner yapılmasıyla dengelenme yoluna gidildi.
Valencia’da Adil Rami, Villarreal’de Alvaro Gonzalez ve Napoli’de Paolo Cannavaro gibi… Beşiktaş’ta kendisine göre daha çok fizik gücüyle öne çıkan Domagoj Vida ve Gary Medel gibi isimlerin yeni transfer için savunmadaki ideal partnerler olabileceğine dikkat çekiliyor.
Beşiktaş Maçı İzle, Taraftarium 24 İzle, Futbol Cafe TV, Canlı Maç İzle

8 Ağustos 2019 Perşembe Fenerbahçe Haberleri

Barcelona, Napoli'yi devirdi! Eljif Elmas üzüldü...

Barcelona ile Napoli hazırlık maçında Amerika'da karşı karşıya geldi. Eljif Elmas'ın 57 dakika sahada kaldığı mücadeleyi Barcelona 2-1 kazanmayı bildi.
Fenerbahçe'den Napoli'ye 16 milyon Euro'ya transfer olan Eljif Elmas takımının Amerika'da Barcelona ile karşılaştığı hazırlık maçında forma giydi.
Barcelona ile Napoli Miami'de Hard Rock Stadı'nda karşı karşıya geldi. Mücadeleyi Katalan ekibi 2-1 kazanmayı bildi.
Barcelona'nın gollerini 38. dakikada Sergio Musquets ve 79'da Ivan Rakitic kaydetti. Napoli'nin golünü ise 42. dakikada Samuel Umtiti kendi kalesine attı.
Napoli formasıyla ilk maçına çıkan Eljif Elmas ise 57 dakika sahada kalırken gol ya da asist üretemedi. Makedon yıldız 57. dakikada yerini Gaetano'ya bıraktı. Eljif oyundan çıktığı sırada maç 1-1 devam ediyordu.

Ali Koç'tan transfer müjdesi!

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, futbolda transferleri yaparken finansal durumları göz önünde bulundurarak adım attıklarını söyledi. Koç ayrıca kadrolarını tam olarak ve eksiksiz duruma getirmek için Teknik Direktör Ersun Yanal'ın istediği isimler üzerinden görüşmelerin son bulma aşamasına geldiğini belirtti.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, sarı-lacivertlilerin resmi yayın organlarından olan Fenerbahçe Dergisi'nin ağustos sayısında açıklamalarda bulundu. Yeni sezona dair gelişmeleri ve planları paylaşmaktan dolayı mutluluğunu dile getiren Koç, "Geçtiğimiz ayı kulübümüz adına önemli gelişmeler ve detaylı çalışmalar sonucunda attığımız yeni sezon adımlarıyla tamamladık. Fenerbahçemiz de 29-31 Temmuz tarihlerinde Bayern Münih, Real Madrid, Tottenham gibi büyük kulüplerin katıldığı Audi Cup turnuvasında yer aldı. Bayern Münih maçında hem futbol hem skor olarak beklentimizin çok uzağında bir performans sergiledik. Ertesi akşam oynadığımız Real Madrid maçında ise yenilmemize rağmen arzuladığımız Fenerbahçe’ye bir adım daha yakındık. Bu iki karşılaşma sayesinde eksik olduğunu bildiğimiz pozisyonlardaki ihtiyaçlarımızı daha net görmüş olduk. Sonuçlardan bağımsız olarak Audi Cup turnuvasında yer almamızın her anlamda çok faydalı olduğuna inanıyorum" diye konuştu.

"Futbolda finansal durumları göz önünde bulundurarak adım atıyoruz"

Bu sezon yönetim olarak futbol özelinde finansal durumlarını göz önünde bulundurarak adımlarını gerçekleştirdiklerini söyleyen Başkan Koç, "Kadromuza kattığımız genç isimlere ek olarak direkt ilk 11 oyuncusu olan, liderlik vasfına sahip isimlerle bu sezon ayakları yere basan, hedefine yürüyen, sezona hazır ve güçlü başlangıç yapma noktasında taraftarlarını mutlu eden bir Fenerbahçe izleyeceğiz. Bu doğrultuda; futbol takımımıza dahil olan Max Kruse, Emre Belözoğlu, Vedat Muriqi, Allahyar Sayyadmanesh, Altay Bayındır, Murat Sağlam, Garry Rodrigues ve son olarak da Deniz Türüç gibi ailemizin yeni üyelerinin deneyimleri ve becerileriyle takımımıza önemli katkılar vereceğine inanıyor, kendilerine bir kez daha hoş geldin diyoruz" şeklinde konuştu.

"Ersun Yanal'ın istediği isimler üzerinden görüşmeler son bulma aşamasına geldi"

Kadrolarını tam olarak ve eksiksiz duruma getirmek için Teknik Direktör Ersun Yanal'ın istediği isimler üzerinden görüşmelerin son bulma aşamasına geldiğini açıklayan Ali Koç, "Görüşmelerin tam olarak sonuçlanmasının ardından camiamıza gerekli bilgilendirmeleri art arda yapıyor olacağız. Bu kapsamda camiamıza şunu iletmem gerekir ki, transfer sürecimiz ilk günden beri tasarlanmış olan planlamalarımız ile devam etmekte olup, birçok farklı finansal etken ve kısıtlamalara bağlı olarak titizlikle ilerletilmektedir. Kulübümüz için en efektif adımları atmaya çalıştığımız bu alanda, transferin son gününe kadar, en başta planladığımız şekilde, alınacak sonuçlardan bağımsız olarak çalışmalarımız devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Teknik Direktör Ersun Yanal ve teknik heyet önderliğinde 1 Temmuz’da başladıkları çalışmalarla zirve yarışında iddialı bir durumda olmak için gerekli tüm gayreti sarf ettiklerini belirten Koç, "Şampiyonluk hedefiyle yola çıktığımız yeni futbol sezonunun başlamasına kısa bir süre kala tüm camiamıza, teknik direktörümüz Ersun Yanal ve teknik heyetimize, sporcularımıza ve değerli çalışanlarımıza hedeflerimizle birlikte yürekten başarılar diliyorum" dedi.

"TFF'nin eşit, tarafsız ve etik yönetimle her anlamda adil bir süreç geçireceğimize inanıyoruz"

Yeni sezon için dileklerini de ifade eden Başkan Koç, "Futbolda sezonun başlamasına sayılı günler kala, Türkiye Futbol Federasyonu’nun başkan, yönetim kurulu ve tüm kadrosunun, ortaya koyacağına inandığımız eşit, tarafsız ve etik yönetimle her anlamda adil bir süreç geçireceğimize inanıyor; yeni sezonun Türk futboluna hayırlı olmasını temenni ediyorum" açıklamasında bulundu.
"Basketbol takımımızın yeni sezona daha güçlü girmesi için önemli transfer yapılmıştır"
Erkek basketbol takımındaki gelişmeleri de aktaran Koç, "2018-19 sezonunu, yaşadığı birçok sakatlık sorunu nedeniyle istediği gibi tamamlayamayan Fenerbahçe Beko Erkek Basketbol Takımımızın yeni sezona daha güçlü şekilde girmesi için birçok önemli transfer yapılmıştır. Avrupa basketbolunun son beş sezonuna damga vurmuş yıldız guard Nando De Colo’nun yanı sıra, 2011 NBA Draftı’nda ikinci sıradan seçilen ve Euroleague’de ilk yılını geçtiğimiz sezon Bayern Münih ile başarıyla geçiren uzun forvet Derrick Williams, takımımızın yeni oyuncusu oldu. Kendi jenerasyonunda Fransa basketbolunun en önemli oyun kurucularından biri olan Leo Westermann ile altyapımızdan yetişmiş olan ve yuvaya dönüş yapan Berkay Candan da ekibimize katıldılar. Kariyerlerine, dünya basketbolunun zirvesi olan NBA’de devam etme kararı alan Nicolo Melli ve Marko Guduric ise Fenerbahçe ismini NBA’de temsil eden sporcular arasına katılarak bizleri gururlandırdılar" şeklinde konuştu.

"Hedefimiz uzun vadeli bir yapılanmayla camianın gurur duyacağı bir Fenerbahçe yapmak"

Göreve başladıkları ilk günden bugüne en büyük hedeflerinin; uzun vadeli bir yapılanmayla camianın gurur duyacağı bir Fenerbahçe yapmak olduğunu vurgulayan Koç, "Bizler sorumluluğumuzun bilincinde olarak büyük emekler ve fedakarlıklarla çalışmalarımızı yürütürken sosyal medyada, basında sundukları bilinçli olumsuzluk ve umutsuzluk mesajları ile Fenerbahçe’yi kaos ortamına çekmek isteyenlerin farkında olduğumuzu daha evvel de ifade etmiştim. Fenerbahçe camiası, bilinçli bir şekilde ortaya konan bu algı manipülasyonlarını fark edip bunun parçası olmayacak kadar farkındalığı yüksek ve her şeyden önemlisi aidiyet duygusuna sahip bir topluluktur" diye konuştu.
Sarı-lacivertli kulüp için çok önem arz eden bir konuyu da değinen Ali Koç, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kulübümüze üyeliğinin 25. yılını doldurarak Yüksek Divan Kurulu üyeliği hakkını kazanıyor. Kendisini tebrik ediyor, nice 25 yıllar diliyoruz" dedi.

"Avrupa'ya gitmek için ilk sene men edilme riskimiz şimdilik bertaraf edilmiştir."

Kulübün içerisinde bulunduğu mali tablolar sebebiyle Finansal Fair Play (FFP) yaptırımları ile karşı karşıya kaldıkları bir dönem olduğunu belirten Başkan Koç, "Bu doğrultuda 2015/16 sezonunda başlayan detaylı finansal incelemeler bu sezona kadar devam etti. Bu incelemeler sonucunda 3 yıllık dönemde denk hesap açığı taahhüdünü yerine getiremememiz sebebiyle Avrupa kupalarından men cezası alma tehlikesi ile karşı karşıya idik. Avrupa kupalarına gitmeye hak kazandığımız ilk sene men edilme riskimiz şimdilik bertaraf edilmiştir. Ancak, transfer harcamalarımıza ve UEFA müsabakalarında oynayabilecek oyuncularımız için 2020/21 ve 2021/22 sezonları boyunca bir takım sınırlamalar getirilmiştir. Kulübümüz açısından olabilecek en iyi şekilde gelişen bu süreçler, finansal anlamda yaptığımız çalışmaların yanı sıra UEFA ile sezon içerisinde yaptığımız olumlu görüşmelerin sonucunda neticelenmiştir. Bu gelişme ve kararı kulübümüz adına oldukça olumlu ve sevindirici buluyoruz" ifadelerini kullandı.
"Hukuksal olarak da çalışmalar sürüyor"
Finansal alandaki adımlarının yanında hukuksal olarak da çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Başkan Koç, "3 Temmuz, kumpas davası ve takım otobüsümüzün kurşunlanma dosyası ile ilgili yöneticilerimiz gerekli hukuki girişimleri gerçekleştiriyorlar. 3 Temmuz davası, bir soruşturmanın hukuksuz yürütülmesinin hukuki hesabının sorulması anlamında önemli bir davadır. Süreç, Fenerbahçe’ye kumpasa ilişkin 3 Temmuz sürecinin hukuk dışı saiklerle ortaya çıktığını her geçen gün daha açık göstermektedir. 3 Temmuz sürecine ait Yargıtay’da bekleyen davada, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararının Yargıtay’da da onanarak camiamızın aklanmasının artık neticelendirilmesini bekliyoruz. Kurşunlanma davası kapsamında ise hukuk işlerinden sorumlu yöneticilerimiz Fethi Pekin ve Alper Pirşen Trabzon başsavcılığını ziyaret ederek takım otobüsümüzün kurşunlanması olayının dosyası ile ilgili bilgiler aldılar. Bu dosya üzerinde de yıl sonuna kadar bazı gelişmelerin yaşanmasını bekliyoruz" dedi.

Başkan Koç'tan Kurban Bayramı mesajı

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç son olarak ise, "Türk spor ailesi olarak, ülkemiz sporunun, gelişimi ve başarısını tüm dünyaya gösterebileceğimize inanıyor; Olimpiyatlarda ülkemizi temsil edecek Fenerbahçeli sporcularımıza ve tüm sporculara başarılar diliyoruz. Yazıma son verirken; Kurban Bayramı’nızı kutluyor, sağlık ve huzur içinde nice güzel ve coşkulu bayramlar yaşamayı temenni ediyor, Türk sporu adına centilmenlik ve başarı dolu olmasını da diliyorum" ifadelerini kullandı.

Marcos Rojo Fenerbahçe'ye!

Bu sezon Manchester United’ın planlarında yer almayan Rojo, F.Bahçe’ye önerildi. Hatta Rojo’nun salı gününe kadar İstanbul’a geleceği belirtildi. Rojo da Kolarov gibi stoper ve sol bek oynuyor. İkisi de Fenerbahçe’de olabilir!
Uzun süredir Roma’dan Kolarov’u bekleyen Sarı-Lacivertliler, bayramda Manchester United’dan Rojo ile mutluluğu katlayabilir. Manchester United, Fenerbahçe’nin daha önce de ilgilendiği Arjantinli savunmacısını önerdi. İngiliz kaynaklar, 29 yaşındaki Arjantinli savunmacının 1 yıl Fenerbahçe’de kiralık oynayacağını aktardı! Arjantin Milli Takımı’nın da tecrübeli ismi Rojo, hem sol bekte hem de stoperde üst düzey maçlar oynadı. Tam Fenerbahçe’nin aradığı tipte bir oyuncu!

ROTASYONDA BiLE YERi YOK

Rojo’daki kiralama bedeli ya da satın alma opsiyonuyla ilgili ulaşılmış net bir detay yok. Bu gelişme henüz çok sıcak. ManU’da son olarak 87 milyon euroya Maguire transferi gerçekleşti. Bir savunma oyuncusu için ödenmiş en yüksek bedeldi bu. Rojo’nun da artık Solskjaer’in planlarında yer almadığı, rotasyonda dahi düşünülmediği, hatta Arjantinli’nin salı gününe kadar İstanbul’a gelebileceği belirtildi. Kadıköy’deki Gazişehir maçında sahada olabilir!

GEÇEN YILDAN BiLETi KESiLDi

M.United’da kesin olarak düşünülmeyen Rojo, geçen sezon İngiliz ekibinde toplam 7 karşılaşmada şans buldu. Bilindiği gibi Arjantinli savunmacı geride bıraktığımız sezonun hem yaz hem de kış transfer döneminde F.Bahçe ile görüşmüştü, ancak birtakım sorunlar sebebiyle gelememişti. 29 yaşındaki oyuncunun ‘Çubuklu’yu giyme ihtimali şimdi çok kuvvetli. Kolarov’a nazaran maliyeti de düşük gözüküyor. Salıya kadar her şey netleşecek.

Fenerbahçe Ahmed Musa'yı gözüne kestirdi

Fenerbahçe, sürpriz bir hamleyle Al Nassr forması giyen Nijeryalı yıldız Ahmed Musa’ya kanca attı... Fenerbahçe Yönetimi, Suudi Arabistan ekibinde forma giyen oyuncuyu kiralık olarak kadrosuna katmayı planlıyor...
enerbahçe süpriz bir atak yaptı. Sarı-Lacivertliler, Suudi Arabistan ekibi Al Nassr forması giyen 26 yaşındaki forvet Ahmed Musa'nın peşine düştü. Arabistan'da mutsuz olan yıldız oyuncuyla ilk teması kuran Sarı- Lacivertliler transferi bitirmek için bastırıyor.

O DA GELMEYİ ÇOK İSTİYOR

F.Bahçe'nin eski oyuncusu Giuliano'nun takım arkadaşı Ahmed Musa'nın da Süper Lig'de oynamaya sıcak baktığı bildirildi. Yönetim, yıldız oyuncuyla pazarlık halinde...

AVRUPA'DA İLK TAKIMI VENLO

​Avrupa kariyerine Hollanda'da Venlo takımında başlayan Musa, daha sonra CSKA Moskova'da forma giydi. Burada gösterdiği performansla Leicester City'nin kapıları açıldı.

19 MİLYON EURO'YA ALDILAR

Leicester onun için 19 milyon Euro bonservis ücreti ödedi. Geçen sezon ise İngiliz ekibi onu 16.5 milyon Euro bedelle Al Nassr'a sattı.

14 GOLE KATKI VERDİ

Ahmed Musa, geçen sezon 24 maçta forma giydi. Tecrübeli oyuncu bu karşılaşmalarda 7 gol atarken 7 de asist yaptı. Musa, hızlı ve bitirici bir santrfor..
Fenerbahçe Maçı İzle, Taraftarium 24 İzle, Futbol Cafe TV, Justin TV İzle

8 Ağustos 2019 Perşembe Galatasaray Haberleri

Daniel Sturridge bombası! Beşiktaş ve Galatasaray...

Trabzonspor'dan gelen transfer teklifini reddettiği açıklanan Daniel Sturridge ile ilgili Ada basınından gündeme bomba gibi düşen bir transfer iddiası geldi. Golcü arayışında olan Beşiktaş ve Galatasaray'ın 29 yaşındaki santrforla yakından ilgilendiği öne sürüldü.
Trabzonspor Kulübü Genel Sekreteri Ömer Sağıroğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Liverpool'la sözleşmesi sona eren ve kendisine hâlâ kulüp bulamayan Daniel Sturridge'e yaptıkları transfer teklifinden olumsuz yanıt aldıklarını söylemişti. Bonservisi elinde olan İngiliz golcüyle ilgili Ada basınından gelen son haberse gündeme bomba gibi düştü.
Turkish Football adlı internet sitesinin okuyucularıyla paylaştığı özel habere göre Burak Yılmaz'ın sakatlığı sonrası golcü arayışına geçen Beşiktaş ve yeni sezon öncesi kadrosunu bir santrforla güçlendirmek isteyen Galatasaray 29 yaşındaki santrforla yakından ilgileniyor. Haberde Trabzon'u yeterince tanımayan yıldız isim için İstanbul'un cezbedici bir faktör olabileceği ifade edildi.
Premier Lig'de yaz transfer dönemi bugün kapanıyor olsa da bonservisi elinde olan Sturridge, ilerleyen tarihlerde de herhangi bir İngiliz kulübüyle sözleşme imzalama hakkına sahip.

Mbwana Samatta için 10 milyon euroluk transfer teklifi!

Yaz transfer döneminde Galatasaray'ın da gündemini meşgul eden Mbwana Samatta ile ilgili Fransız basınından çok konuşulacak bir transfer iddiası geldi. 26 yaşındaki Tanzanyalı golcü için Genk'e 10 milyon euroluk teklif yapıldığı öne sürüldü.
Yeni sezon öncesi kadrosunu bir golcüyle daha güçlendirmek isteyen Galatasaray'ın Belçika ekibi Genk'te forma giyen Mbwana Samatta'yla ilgilendiği öne sürülmüştü. Sarı Kırmızılılar'ın gündemindeki 26 yaşındaki Tanzanyalı golcüyle ilgili Fransız basınından gelen son haberse gündem yarattı.
Ülkenin saygın spor gazetesi L'Equipe, Rusya Premier Ligi ekiplerinden Dinamo Moskova'nın golcü futbolcu için Genk'e 10 milyon euroluk bir teklifte bulunduğunu yazdı. Geride kalan sezonda 51 maçta 32 kez fileleri sarsan ve kulübüyle 2021 yazına dek sözleşmesi bulunan yıldız ismin bu teklif sonrası nasıl bir karar alacağı ise büyük merak konusu.

Galatasaray'dan Roman Yaremchuk için transfer teklifi!

Radamel Falcao transferi için yoğun mesai harcayan Galatasaray, bir taraftan da Kolombiyalı golcünün alternatifleri üzerinde çalışıyor. Sarı Kırmızılılar'ın Gent'in Ukraynalı santrforu Roman Yaremchuk için teklifte bulunduğu öğrenildi.
Monaco'da forma giyen Radamel Falcao'nun transferi için yoğu mesai harcayan Galatasaray, bir taraftan da Kolombiyalı golcünün alternatifleri üzerinde çalışıyor. Sarı Kırmızılı yöneticilerin son olarak Gent'in santrforu Roman Yaremchuk için resmi teklifte bulunduğu öne sürüldü.
Ukraynalı gazeteci Igor Tsyganyk, Football Hub adlı YouTube kanalında konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Galatasaray, Yaremchuk'u çok istiyor. Türk kulübü, teklifini sundu ve şu anda görüşmeler devam ediyor. Geçtiğimiz sezonun devre arasında da oyuncu için bazı girişimler olmuştu." ifadelerini kullandı.
Güncel piyasa değeri 3,8 milyon euro olarak gösterilen 23 yaşındaki forvetin Gent ile 2021 yazına dek sözleşmesi bulunuyor. Genç futbolcu, yeni sezonda çıktığı 4 maçta 4 kez fileleri havalandırırken 2 de asist kaydetti.

Ömer Toprak Galatasaray yolunda!

Ahmet Çalık’ı gönderecek olan Galatasaray, gurbetçi futbolcuyu kadrosuna katacak. Aslan, başarılı stoperi bonservisiyle almayı planlıyor.
Forvet transferi için dört koldan çalışan Galatasaray, bir yandan da defansa alternatif isim arayışında... Sarı-kırmızılılar, bir süredir adı listede olan Ömer Toprak için çalışmaya başladı. İtalyan ekibi Sassuolo'nun da peşinde olduğu 30 yaşındaki stoper için nabız yoklayan yönetim, uygun şartların oluşması halinde Ömer'i kadrosuna katacak. Bayer Leverkusen'den 2017 yılında 12 milyon Euro'ya Dortmund'a giden Ömer'in kulübüyle 2021 yazına kadar sözleşmesi bulunuyor. Borussia Dortmund'un geçtiğimiz cumartesi Bayern Münih ile oynadığı ve 2-0 kazandığı Almanya Süper Kupa maçında 90 dakika sahada kalan tecrübeli futbolcu, geçen sezon 14 maçta forma giydi. Ahmet Çalık'ı gözden çıkaran Galatasaray, Ömer'i bonservisiyle almayı planlıyor.

BİR BAKIŞTA ÖMER TOPRAK

Almanya'da dört sezon Freiburg (68 maç), altı sezon Bayer Leverkusen (203 maç) forması giyen Ömer Toprak, son olarak üç sezondur Borussia Dortmund'da görev yapıyor (51 maç). 30 yaşındaki deneyimli stoper bu süreçte Bundesliga'da 227, Şampiyonlar Ligi'nde ise 41 maça çıktı. A Milli Takım formasını 27 kez sırtına geçiren Ömer'in Haziran 2021'e kadar sözleşmesi bulunuyor. 1.86'lık boyuyla dikkat çeken Ömer, pas ve hava topu performansıyla öne çıkıyor.

Galatasaray'da sıcak saatler! Falcao evini boşalttı İstanbul'a gelecek

Önceki akşam Ahmet Bulut ve eşi Ayşe Bulut, Monaco’daki evlerinde Kolombiyalı yıldız ve eşi Lorelei Taron’u konuk etti. Bütün pürüzlerin giderilmesi sonrası Monte Carlo’da 6 yıldır yaşadığı evi boşaltarak otele yerleşen Falcao, Monaco forvet alır almaz ilk uçakla İstanbul’a gelecek.
Cimbom adeta Falcao ile yatıp, Falcao ile kalkıyor... Transferde gelinen son durumu açıklanıyor... Menajer Ahmet Bulut önceki gece eşi Ayşe Bulut ile birlikte Kolombiyalı yıldız ve eşi Lorelei Taron'u Monaco'daki evlerinde konuk edip baş başa yemek yedi.

FLAŞ BİR HAMLE GELDİ

Bu görüşmede aradaki bütün pürüzlerin giderilmesi sonrasında Falcao'dan çok flaş bir hamle geldi. Yıldız futbolcu, Monte Carlo'da 6 yıl önce taşındığı evi boşalarak bir otele yerleşti.

3 YILLIK İMZA ATACAK

Yaşanan gelişmeleri takip eden Falcao, Monaco forvet transferi yapar yapmaz ilk uçakla İstanbul'a gelecek. Ardından da kendisini 3 yıllığına G.Saraylı yapacak imzayı atacak.

MONACO 2 FORVETLE TEMASTA

Fransız basınına göre Monaco, Ben Yedder ve Mitchy Batshuayi'nin transferi için uğraşıyor. Hem Galatasaray hem Falcao, Monaco'nun bir an önce forvet almasını bekliyor.

JARDİM: KALMASINI İSTİTİYORUM AMA...

Monaco Teknik Direktörü Leonardo Jardim, Falcao'nun takımda kalmasını istediğini söyledi. Ancak Jardim, "Falcao neler düşündüğünü açıkladı. Bu konuyu yönetime bıraktım, karışmıyorum" diye konuştu.
Galatasaray Maçı İzle, Taraftarium 24 İzle, Futbol Cafe TV, Şifresiz Maç İzle

8 Ağustos 2019 Perşembe Trabzonspor Haberleri

Trabzonspor'da varsa yoksa Niasse

Daniel Sturridge defterini kapatan Karadeniz devinde gözler artık Oumar Niasse’ye çevrildi. everton ile yapılan pazarlıklarda büyük aşama kaydedildiği öğrenildi.
İngiliz ekibi Crystal Palace’dan Alexander Sörloth’u kadrosuna katan ancak bir golcü daha arayan Trabzonspor’da, Daniel Sturridge defteri kapandı. Amerika’da tatilini sürdüren İngiliz futbolcu ile uzun zamandır temas halinde olan Bordo-Mavili yönetim, transferi sonuçlandıramadı.
Genel Sekreter Ömer Sağıroğlu da “Sturridge teklifimize olumsuz yanıt verdi” sözleri ile bu gelişmeyi duyurdu. Bunun üzerine Fırtına’da gözler Oumar Niasse’ye çevrildi.

Adebayor da masada

Senegalli santrfor için Everton ile pazarlıklarını sürdüren Karadeniz devi, görüşmelerde büyük aşama kaydetti. 2013-14 yılları arasında ülkemizde Akhisar forması giyen 29 yaşındaki forvetin de Türkiye’ye dönmek için İngiliz ekibine baskı yaptığı öğrenildi. Niasse için dört koldan çalışmalarını sürdüren Fırtına, Başakşehir’den ayrılan Emmanuel Adebayor’la da temas halinde.

Trabzonspor'u yoğun maç trafiği bekliyor

Yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Bordo-Mavililer’i önümüzdeki günlerde oldukça yoğun bir maç programı bekliyor.
Yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Bordo-Mavililer’i önümüzdeki günlerde oldukça yoğun bir maç programı bekliyor.
4 sene sonra UEFA Avrupa Ligi arenasına çıkacak olan Trabzonspor 11 günde tam 3 karşılaşma oynayacak.
8 Ağustos’ta Çek temsilcisi ile mücadele edecek olan Karadeniz devi, bu maçın rövanşına 15 Ağustos’ta Trabzon’da çıkacak. Fırtına 3 gün sonra yani 18 Ağustos Pazar günü de lig serüvenine Kasımpaşa karşılaşmasıyla başlayacak.

Sörloth: Hedefim 20 gol atmak

Trabzonspor’un İngiltere Premier Lig ekibi Crystal Palace’tan satın alma opsiyonuyla kiraladığı Norveçli forvet Alexander Sörloth, gol hedefini yüksek tuttu.
rabzonspor’un İngiltere Premier Lig ekibi Crystal Palace’tan satın alma opsiyonuyla kiraladığı Norveçli forvet Alexander Sörloth, gol hedefini yüksek tuttu.
23 yaşındaki futbolcunun, menaceri Mathieu Markaroglu’nun da hazır bulunduğu toplantıda Başkan Ahmet Ağaoğlu’na, “Trabzonspor formasıyla yeni bir maceraya başlıyorum. Benden beklentilerin yüksek olduğunu biliyorum. Süper Lig’de atacağım gollerle Trabzonspor’a elimden geldiği kadar katkı sağlamak istiyorum. Hedefim 20 gol” dediği öğrenildi.

Edgar’a talip var

Sol bek için eski oyuncusu Rick Karsdorp’u Roma’dan kiralamaya hazırlanan Feyenoord’un stoper için de arayışta olduğu öğrenildi.
Sol bek için eski oyuncusu Rick Karsdorp’u Roma’dan kiralamaya hazırlanan Feyenoord’un stoper için de arayışta olduğu öğrenildi.
Hollanda temsilcisinin bu doğrultuda Yusuf Yazıcı transferinde takas olarak kullanılan Edgar'ı da istediği öne sürüldü. Kırmızı-Beyazlılar’ın, Portekizli stoperin bonservisi için Trabzonspor yönetimi ile temas kurduğu iddia edildi.
Gaston Campi ve İvanildo Fernandes transferi ile stoper rotasyonunu artıran Fırtına, Edgar için gelen teklifleri değerlendirecek.
Canlı Maç İzle, Taraftarium 24 İzle, Futbol Cafe TV, Şifresiz Maç İzle
submitted by Haberfutbol24 to u/Haberfutbol24 [link] [comments]

canlı hava durumu video

- YouTube Hava Durumu Uzmanı Canlı Yayını - YouTube Ntv Hava Durumu 13.01.2012 - YouTube ETS 2🚦TRAFİK ARTTIRMA MODSUZ ! ! ! YOĞUN TRAFİK 1.36-1.37 ... İstanbul'da Hava Durumu Sis Canlı Yayın - YouTube izmir hava durumu canlı. m2 ye bugün toplam 12kg yağış ... Bu akşamdan itibaren hava iyice soğuyor - YouTube - YouTube Son Dakika Haberleri│TRT Haber Canlı Yayın İzle ! NTV - Canlı Yayın ᴴᴰ - YouTube

HAVA DURUMU İstanbul, Canlı Uydu Hava Durumu Görüntüleri! İstanbul, yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri aracılığıyla gerçek zamanlı hava durumu bilgisi. tr.freemeteo.com ‎Read reviews, compare customer ratings, see screenshots, and learn more about Canlı Hava Durumu 7. Download Canlı Hava Durumu 7 and enjoy it on your iPhone, iPad, and iPod touch. Tüm şehirlerin güncel hava durumları, 10 günlük meteoroloji tahminleri ve uydu görüntüleri. Son dakika hava değişimleri. Canlı hava durumu, sizin ve günlük hava durumu yardımcınız için özel bir yerel hava tahmini uygulamasıdır. Canlı Hava Durumu Tahmini, 72 saatlik hava tahmini, günlük hava tahmini, rüzgar hızı ve yönü, atmosferik basınç, hava durumu, nem, UV İndeksi, görüş mesafesi birimleri, çiy noktası, yükseklik ve bulut örtüsü durumunu içeren doğru yerel hava durumu bilgileri Canlı Mobese İzle. 2009 / 2020 Canlimobeseizle.Com sitesi Bir Cok mobese kamera ile sizlere online canli yayın hizmetini bulusturmak için açılmıştır. Turistik Kameralar Canlı Hava Durumu 7 1.0 download - HAVA DURUMU Meteoroloji Genel Müdürlüğü - Meteoroloji Tv Canlı Yayını 6 Ocak 2021 İllerimizde Üç Günlük Hava Durumu 06.01.2021 Çarşamba 71 görüntüleme 26 Ocak 2021 İllerimizde Hava Durumu Radar, Canlı Uydu Hava Durumu Görüntüleri! Radar, yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri aracılığıyla gerçek zamanlı hava durumu bilgisi. tr.freemeteo.com Hava Durumu 15 Günlük, www.havadurumu15gunluk.xyz web sitesi olarak meteoroloji Bismil hava durumu tahmin raporlarını sunmaktadır.Site güncellenmesi 20 dakikada bir yapılır. Sitemizde ilk 3 günün saatlik hava durumu tahminlerine bakmak için yan tarafındaki "saatlik" linkine tıklayabilirsiniz.Hava tahminlerinde 1-2 derece yanılma payı göz önünde bulundurulmalıdır.

canlı hava durumu top

[index] [1790] [3931] [6423] [9132] [9380] [6297] [3800] [599] [809] [3418]

- YouTube

About Press Copyright Contact us Creators Advertise Developers Terms Privacy Policy & Safety How YouTube works Test new features Press Copyright Contact us Creators ... haber canlı halk, trt haber canlı hava durumu, fox haber canlı haber, bein sports haber canlı hd, h haber canlı izle, haberturk canlı ızle, ısparta 32 haber canlı, Selam arkadaşlar bugün sizlere ets2 de modsuz trafik nasıl arttırılır onu gösteriyorum. Yoğun trafik modu da dyiebiliriz. Bol makaslı gerçek hayat gibi bir t... izmir yağmur durumuİzmir de m2 ye bugün toplam 12kg yağış var. yağışlar 17:00 - 19:00 arası kuvvetli. hava durumumeteoroloji tahmin analizkaryağmursıcaklıkso... Enjoy the videos and music you love, upload original content, and share it all with friends, family, and the world on YouTube. About Press Copyright Contact us Creators Advertise Developers Terms Privacy Policy & Safety How YouTube works Test new features Press Copyright Contact us Creators ... Canlı Yayın: https://www.ntv.com.tr/canli-yayin/ntvWeb Sitesi: https://www.ntv.com.tr👇 DAHA FAZLASI İÇİN ABONE OLYouTube: https://bit.ly/2yKl4TlTwitter: htt... hava durumu NTV Meteoroloji editörü Gökhan Abur, bu akşamdan itibaren havanın iyice soğuyacağını söyledi. Abur, hafta sonu havanın nasıl olacağını ve İstanbul'a ne zaman... Enjoy the videos and music you love, upload original content, and share it all with friends, family, and the world on YouTube.

canlı hava durumu

Copyright © 2024 m.realmoneygames.xyz